31 Temmuz 2010 Cumartesi

Li-Li-Li-Limonata, Ta-Ta-Ta Değil :))

Kimseye lafım yok. Benim için bundan sonra limonata Li-Li-Li-Limonata! Bugün hava çok sıcak olacakmış, herkes dikkat etsin. Buz gibi limonata içsin.

 
Limonata
Malzemeler:
4 adet limon
4 su brd. soğuk su
1 su brd. tozşeker
1 su brd. su
Nane
Buz
Yapılışı: 1 su brd. suyu küçük bir tencereye alın. 1 limonun kabuğunu rendeleyip bir su brd. tozşekerle iyice ovun ve şekeri suya katın. Taze veya kurutulmuş bütün yapraklı birkaç yaprak nane ekleyip ocakta biraz kaynatın. 4 limonun suyunu sıkıp temiz bir tülbent üzerinden süzerek sürahiye alın. 1 litre soğuk suyu da ekleyip karıştırın. Ocaktan indirdiğiniz şurubu yine tülbentten süzerek sürahiye alın. Bir kaşıkla iyice karıştırıp, servis sırasında buzları ekleyin.
Not: Bana fazla şekerli geldiği için ben bir su brd. soğuk su daha ekledim. Siz de tadına göre su ilavesi yapabilirsiniz.

Afiyet olsun :))


27 Temmuz 2010 Salı

Yavaş.. Çok Yavaş..

Bu akşam internet öyle yavaş ki beni çıldırttı. Bu sayfayı açmak, ardından fotoğraf yüklemek, yüklenen      fotoğrafların ekrana yerleşmesi 25 dakikamı aldı. Yılmadım gerçi ama delirdim. 

 
       Fotoğraflarım biraz özensiz görünebilir. Bu sıralar hep akşama kalıyor yaptıklarım ve akşam çekimlerinde 
     pek iyi değilim. Işık olayını ayarlayamıyorum. Uygun, iyi ışıklı bir ortam hazırlamalıyım sanırım artık ben de.

      Bu kurabiyeleri Cumartesi akşamı yaptım. Çikolatalı ve fındıklı. 

Çikolatalı, Fındıklı Kurabiyeler
Malzemeler
3 su brd. un
1 su brd.'dan 2 parmak az tozşeker
1 yumurta
100 gr margarin, yumuşak
3 çorba kaşığı kakao
80 gr bitter çikolata, eritilmiş
1 çay bardağı ince çekilmiş fındık
1 çay kaşığı kabartma tozu
Süsleme için : Dr. Oetker'in hazır glazüründen kullandım.
Yapılışı: Kuru bütün malzemeleri derin bir kapta iyice karıştırın. Yumurta, yumuşamış margarin ve eritilmiş (benmari usulü) çikolatayı ekleyip iyice yoğurun. Hamur yumuşak olmalı. Sıkışık olursa çok sert olacaktır.
Hamuru düz ve hafif unlanmış bir zeminde 6-8mm kalınlığında açın. Yuvarlak veya dilediğiniz bir şekilde kalıpla kesin. Yağlı kağıt serili tepsiye dizip önceden ısıtılmış fırında, 150 derecede 20-30 dk. pişirin. Fırından çıkıp soğuduktan sonra glazürle süsleyebilirsiniz. 

Afiyet olsun.

Not: Yazı böyle eğri büğrü oldu. Çok uğraştım ama düzeltemedim. Değişiklik olsun bari diye bırakıyorum.
                                                               
                           

18 Temmuz 2010 Pazar

Baklava Yufkasından Sosisli Çıtır Börek

Dün öğlen çok çalıştım, hep mutfaktaydım. Önce dondurmaları ardından bu böreği yaptım.
Böreği ilk kez aldığım baklavalık hazır yufka ile denedim. Yufkayı çarşamba günü baklava yapmak için almıştım. Yaptım, güzel de oldu. Ama şöööyle güzel bir fotoğrafını çekemedim. O yüzden onu bir dahaki yapışıma saklıyorum.
Yufka o kadar çoktu ki bir tepsi baklavadan sonra 2 tepsi böreklik daha çıkardı. Ben de onu haftasonu börek yaparım diye iyice sarıp saklamıştım. Peynirli ve sosisli olarak 2 ayrı börek pişirdim. Bu sosisli içi normal yufkayla çok kullanırım ve bizim evde herkes çok sever. Baklava yufkasıyla da çıtır çıtır ve güzel oldu.


Sosisli Börek
Malzemeler
10 adet yufka (baklavalık veya normal, normal ise 5 adet yeter)
3 adet uzun sosis
1 adet domates
1 adet sivri biber
Kekik, karabiber, tuz
50 gr. margarin eritilmiş
1 yumurta, 1 su brd. süt, Sıvıyağ
Yapılışı: Süt, yağ ve 1 yumurta akı ve sarısının yarısını bir kaseye koyup iyice çırpın. Kalan yumurta sarısını bir çay tabağına alıp üstünü kapatarak bekletin.Yufkalar dikdörtgen ve çok ince olduğu için; bir yufkayı düz bir zemine serip yarısına fırça ile erittiğiniz margarinden sürün ve katlayın.Çok sürmenize gerek yok, fazla yağlı olmasın (eğer nomal yufka ile yapıyorsanız bu kısmı atlayın ve direkt süt, sıvıyağ ve yumurta ile yaptığınız diğer karışımdan sürün, o yuvarlak ve kalın olduğu için tek kat olacak.) Daha sonra katladığınız yufkanın üzerine sütlü karışımdan bir kaşık serpip iyice yayın. Yufkayı bir alt köşeden karşı üst köşeye doğru çapraz şekilde ortadan kesin. 2 parçanız olacak, 1'er kaşık iç koyarak sigara böreği gibi sarın. Bütün yufkaları bu şekilde bitirip üstlerine ayırdığınız yumurta sarısından sürün ve isteğe göre susam veya çörekotu serpip 180-200 derecede önceden ısıtılmış fırında üstleri kızarana kadar pişirin. 

Afiyet olsun.

Pratik Limonlu Dondurma

İnternetle ilgili problem aşıldı nihayet. İnternete öyle çok alışmışım ki onsuz günleri çok zor geçirdim. İşten eve döndüğümde hemen bilgisayarı açıp oturur, kim ne yapmış bakardım yemek vaktine kadar. Ama internet olmayınca bilgisayarı açmaya bile tenezzül etmedim. Neyseki çok fazla sürmedi. Ya aylarca sürseydi, ben ne yapardım :)))
Dün öğlen yeğenlerime bir dondurma yaptım. Hemen onu göstermek istiyorum sizlere. Bu dondurmayı sadece 1 kutu krema, şeker ve 1 adet limonla yaptım. Çocuklar beğendiler ama sadece krema ile olduğu için biz büyüklere biraz yağlı geldi. Onun yerine tarifi biraz değiştirmek daha iyi olcaktır. Geçen seferki yoğurtlu dondurmayı düşünerek yoğurt eklentisi iyi gelecektir diyorum.


Limonlu Pratik Dondurma
Malzemeler
Yarım kutu krema
3 çorba kaşığı yoğurt
3 çorba kaşığı tozşeker
1 limon kabuğu rendesi ve suyu
Yapılışı : Kremayı mikserle önce düşük, sonra yüksek seviyede çırparak yoğunlaştırın. Yoğurt ve tozşekeri de ekleyip biraz daha düşük seviyede çırptıktan sonra limon suyunu süzerek ekleyin. Limon kabuğu rendesini de ekledikten sonra tekrar çırpın. Dondurma kalıplarına veya pet bardaklara doldurup buzlukta 2-3 saat dondurun.

Afiyet olsun.

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Göz Göre Göre Zamanı "Hiç" Etmek

Küçükken etrafımdan sık sık duyduğum bir deyimdi "hiç etmek". Gerçi bizim oraların diline göre "hiçitmek" olurdu o. Yemeği hiçittin, kumaşı hiçittin şeklinde ve en çok da elma ve patates soyarken duymuşumdur herhalde.
Artık yemeğimi hiç etmeyip tabağımı silip süpürüyorum tabiki, alışkanlık haline geldiği için bırakamıyorum tabakta. Annemin kumaşlarından barbie bebek elbisesi yapıp, onları hiç ettiğim zamanlar da geride kaldı. Elmayı, patatesi incecik soyabiliyorum. Şimdi zamanı hiç ediyorum. Bu hayatta bana verilen en değerli şeyi... Bunalımda değilim :)) Sadece gerçekçi olmaya ve şu gün geçse de "eve gidip dinlensem" ya da "şu hafta sonu bi gelse" diyerek geçirdiğimiz günlerin boşa geçtiğini söylemeye çalışıyorum. Kapitalizme köle olarak hayatımızın yarısından çoğunu geçirdiğimiz iş yerlerimizde geçirdiğimiz zamanın, aslında sadece hiç olduğunu vurguluyorum. Bütün gününü iş yerinde harcayıp, bütün hayatını orada geçirdiğini düşünüp sitem eden milyonlarca insan vardır. Tamam para alıyoruz, bir alış-veriş olduğunu biliyoruz. Ama ne kadar adil bir alış-veriş?
Son günlerde kafamı çok kurcalayan, düşündükçe ve bu düzenin böyle gelip böyle gitmesi gerçeğiyle karşılaştıkça beni geren birşey bu konu. Bunun üzerine bir de bahsettiğim ve üzerine birkaç şey konuşmak istediğim kişilerin de "hayat böyle işte", "kim seviyor ki işini" ya da "maalesef mecburuz" gibi sözleriyle bu olayın nasıl da toplum tarafından benimsenmiş olduğunu görünce daha da çok kızıyorum. Ya da evine, ailesine fazla vakit ayıramamasıyla ilgili şunu söyleyenler de var "ama iyi böyle, en azından çok karşılaşmıyoruz, evde hır gür çıkmıyor." Belki evdeki hır gürün sebebi de birlikte güzel vakit geçirecek zamanınızın olmamasıdır?
Bize dayatılanları böylesine kabullenmiş olmamızdan dolayı çok sıkılıyorum.
Ha deseniz ki "ee ne yapıyosun peki bununla ilgili?" Gelecekteki bir güne kadar "kabulleniyorum" ve o kızdığım sözleri söyleyen insanlar gibi oluyorum...  
Tasarım:Sawako Kuronuma