14 Aralık 2010 Salı

Ilgaz yolunda kırmızı, küçük bir vosvos :)


Artık bloglamayı savsaklamaya başladığımın farkındayım. Bu aralar biraz depresif takılıyorum. Aslında uzun zamandır böyleydim ama bu ara doruk noktasındayım.
Üstteki bugün çizdiğim bir resim. Çam ağaçlarını çok severim ben bir Karadenizli olarak. Bu da Ilgaz Dağı'nda, karda yol almaya çalışan kırmızı bir vosvos :)
Görüşmek üzere..

19 Kasım 2010 Cuma

Çikolatalı Yıldız Kurabiye






Arifeydi, bayramın ilk günüydü, ikinci günüydü derken bitirdik tatili. Cumartesi -Pazar sayılmaz çünkü onlar zaten tatildi. Büyük bir aile olmamızdan dolayı, böyle büyük tatiller bizim için tüm aile biraraya gelmek demek oluyor. Eh tabi büyük bir aile demek de kalabalık ve karmaşa demek :) Ama güzel, neşeli bir karmaşa. Yapılamayanlar yapılıyor, hasretler gideriliyor, yeğenlere doyuluyor, anne elinden mantılar, börekler, baklavalar yeniyor. Hep de boğaza uğraşılıyor tabi ki :)))
Ben de bir araya dereye sıkıştırıp bir kurabiye patlatıverdim bugün. Herkes mantı için uğraşırken, ben tezgah üzerinde yana yakıla hamuru yoğurabileceğim bir boşluk aradım. En sonunda kendime bir yer açıp yukarıdaki kurabiyeleri yaptım. 4 tepsi kurabiye pişirdim. 4 tepsi dememe bakmayın ama benim tepsiler küçük. Bir de böyle ikisinin arasına çikolata sürünce azıcık kaldılar. Daha bir sürü hamurum kaldı ama ne yapacağımı bilmiyorum onunla. Ayvalı tart gibi felan bişeyler olur mu diye araştıracağım az sonra.
Hamurumu daha önceki bu tarifime göre yaptım. Benmari usulü çikolata eritip arasına ve üstüne sürdüm. Süsleyip servis ettim.

16 Kasım 2010 Salı

İyi Bayramlar

Herkesin kurban bayramı mübarek olsun. Daha nice bayramlara..
İşte geçen hafta yaptığım Fıstık Adam. O, pek sevimli olmayan bir yer fıstığı.  Fıstık ezmesi kavanozu görmüş galiba :)))
Kurs hocama hediye edildi kendisi. Baksın, bizim eğlenceli sınıfımızı hatırlasın diye.
İngilizce kursundaki ilk kurum bitti. Geçer miyim kalır mıyım bilmiyorum, henüz sınav olmadık. Ama çok eğlendik. Kurs dışında da görüşerek daha da eğlenceli zamanlar geçirmeye devam ediyoruz.
Bu arada çok güzel bir tatlı öğrendim. Yakın bir zamanda onu denemeyi düşünüyorum. Bakalım becerebilecek miyim :)



29 Ekim 2010 Cuma

Diş Canavarı Çürük, Kedi Görünümlü Tavşan ve Kırma

Sizleri; Diş Canavarı Çürük,

Çürük'ün öteki yüzü Kedi Görünümlü Tavşan,

Ve Kırma ile tanıştırayım :)
Bunlar yaptığım oyuncaklar :)
Birer deneme. İlk Kırma'yı yaptım. Yamuk yumuk oldu ama çok sevdim ben onu. Kırma adını koydum çünkü hem kediye, hem köpeğe, hem tavşana benziyor. 
Daha sonra dün akşam da Çürük'ü yaptım. O bir diş. Yeşil, çünkü çürük bir diş. Kokana biraz da :))
Sonra Çürük'ün arka yüzüne de kediye benzeyen ama aslında tavşan olan kafayı yaptım.
Bir dahaki sefere umarım yapmak istediğim şeylere benzerler ;)

Görüşmek üzere..

24 Ekim 2010 Pazar

Snickerdoodle (Tarçın kaplamalı) Kurabiyeler

Sürekli yemek bloglarını gezerim ben. Mutlaka bir fırsat yaratıp hiç vaktim olmasa bile bir kaçamak yapar takip ettiğim sitelere bir göz atarım. İşim şu sıralar çok yoğun değil. Dolayısıyla buna daha çok vaktim oluyor. En çok rastladığım tariflerden biri bu. Snickerdoodles. Türkçe bir karşılığı yok sanırım. Tarçında yuvarlandığı için tarçınlı kurabiye diyenler var. Öyle de olur. Ama ben asıl ismini daha çok yakıştırıyorum ona.
Neyse işte çok sık rastlıyordum ama bir türlü yapmaya cesaret edemiyordum. Çünkü tarçın ve tozşekerini karıştırıp hamurunuzu bunun içinde yuvarlıyorsunuz. Ve ben de dışında tozşeker olan şeylerden pek hazetmiyorum. Cıyır cıyır oluyor. Ama güzel bir de çekiciği vardı kurabiyelerin. Yani birgün illa yapacaktım. Ve yaptım. Görüntüleri beklediğim gibi olmadı. Ama yine de tadları harika. Tarifi use real butter'dakine göre yaptım. O da Martha Stewart'ın tarifini kullanmış. Yalnız küçük bir not; ben tarife göre birebir yapmama rağmen hamur çok yapışkan oldu. Sitedeki gibi öyle yusyuvarlak hamur topları olmadı benimkiler. Parçaları kaşıkla alıp tarçınlı karışımda yuvarladım. Çok da katı bir hamur olmuyormuş zaten ama benimki çok yapışkandı.





Snickerdoodles
Malzemeler
3 su brd. un
227 gr tereyağı veya margarin
1,5 su brd. tozşeker (ben 1 kullandım)
2 çay kaşığı kabartma tozu
1 çimdik tuz
2 yumurta

2 çay kaşığı tarçın
2 çorba kaşığı tozşeker

Yapılışı: Önce fırını 180 dereceye ayarlayıp ısınmaya bırakın. Bir kapta un, tuz ve kabartma tozunu karıştırın. Başka derin bir kaba yumuşamış ve küp küp kesilmiş tereyağını alın ve mikserle iyice çırpın. 1,5 su brd. tozşekeri ekleyip birbirine iyice karışana kadar çırpmaya devam edin. Yumurtaları da ekleyip tekrar çırpın. Karışım birbirine iyice karışınca unlu karışımı yavaş yavaş ekleyin. Yavaş ayarda karıştırın. Hamurun üstünü kapatıp buzdolabında 1 saat bekletin.
Küçük bir kasede 2 çay kaşığı tarçını ve 2 çorba kaşığı tozşekeri karıştırın. 1 saatin sonunda hamuru çıkarıp parçalar koparın ve tarçınlı karışımda yuvarlayıp yağlı kağıt serilmiş tepsiye büyük aralıklarla dizin. (Hamurdan büyük parçalar koparırsanız kurabiyeleriniz de büyükçe olur. Ceviz büyüklüğünde parçalar uygun oldu benim için.) Fırında 10-15 dk pişirin.
Ağzı kapalı bir kapta 3 gün bekleyebilirlermiş.

Afiyet olsun :)



11 Ekim 2010 Pazartesi

Fıstıklı Kurabiyelerim

 

Ablam yazın fıstık tozu getirmişti bana. Her yeni şeyi hemen kullanmak istemek gibi bir huyum var. Ara tara internette ne yapsam diye, birkaç gün geçirdim öyle. Ama cık. Beğenmedim görüntüleri. Gerçi benim fotoğraflarım da muhteşem değil. Muhteşem fotoğraf çekmeye var daha. Neyse sonra böyle bir kurabiyenin güzel olacağını düşündüm. Tarif zaten basit. Çok kullanılan bir kurabiye tarifine sadece fıstık tozu ekliyoruz.

Şöyle ki; 1 su brd. pudra şekeri, 2,5 - 3 su brd. un, çok az kabartma tozu, 3 yemek kaşığı fıstık tozunu iyice karıştırın. Ortasına küp küp doğranmış ve yumuşak 125 gr. margarin ve 1 yumurtayı ekleyin (yumurta opsiyonel. Daha yumuşak bir kurabiye için kullanabilirsiniz) İyice yoğurun. Hamuru merdane ile 3-4 mm kalınlığında açıp yuvarlak bir kalıpla keserek yağlı kağıt serilmiş bir tepsiye dizin. 180 derecede ısınmış fırında 10-15 dk pişirin. Bu arada beyaz veya bitter çikolatayı (ben beyaz kullandım) benmari usulü eritin. Kurabiyeler fırından çıkıp soğuyunca önce çikolataya sonra fıstık tozuna batırıp 1 saat dinlendirin. Çayın yanına harika oluyor.
Afiyet olsun.

Sonunda Kavuştuk Kuzumuza




Defne bebek bitirdi yolculuğunu. Dört gündür bizlerle. Bize getirdiği heyecan ve mutluluk tarif edilemez. Bir kez daha teyze olmanın mutluluğunu yaşadım.
Bu fotoğraftaki minicik parmaklar da ona ait.
Defne'mize uzun, mutlu, sağlıklı ve tüm sevdikleriyle geçireceği bir ömür diliyorum.
Hoşgeldin bebek :)

3 Ekim 2010 Pazar

Heyecanlıyım :)

Herkese merhaba. Çok, çok heyecanlıyım bu aralar. Ailemize minicik birinin katılacak olmasının verdiği bir heyecan.
Ailenin en küçük çocuğu, sonbeşiği olarak benden epey büyük kardeşlerim var. Bu yüzden ben de çok küçük yaşta teyze oldum. İlk yeğenim doğduğunda henüz 10 yaşındaydım. İlk torun olduğu için çok kıymetliydi. Tüm ilgi ona kaydığı için de çok kıskanmıştım. Tabi o zamanlar oyun derdinde olduğumdan pek heyecanım yoktu ablamın hamileliğinde. Diğer yeğenlerimde de ya küçük olduğumdan ya da büyüyünce ayrı şehirlere düştüğümüzden yolculuklarına pek tanıklık edemedim. Ama hepsinin yeri her zaman ayrı oldu benim için.
Şimdi ise apayrı bir heyecanın içerisindeyim. Sanki kendi çocuğum olacakmış gibi sabırsızlanıyorum ve heyecanlanıyorum. Sanırım bu biraz da yaşımdan ve artık yavaş da olsa evlilik ve çocuk fikrinin ilgimi çekmeye başlamasından kaynaklanıyor. Tabi daha çoooook var bunlar için :)
Artık gün sayıyoruz. Geçenlerde bebek için yaptığımız şeker sepetini yayınlamıştım. Bu sefer de odasının kapısı için bir süs yaptık. Ablamın aklına gelen şirin bir pano. Ben de düşünüyordum bir kapı çelengi yapmayı. Ama değişiklik olsun diye böyle bir çerçeve hazırladık.




1 Ekim 2010 Cuma

Çikolatalı, Muzlu Muffinler

Kaç gündür kıvranıyorum şu muzlu kekleri yayınlamak için. Oturup, oturup kalkıyorum bilgisayarın başından. Nedense böyle bir antipati oluştu onlara karşı. Tarifte problem yok. Fotoğraflar da çekici. Ama yazacak birşey bulamıyorum. Sırf tarifi verip çıkmak da istemiyorum çünkü bu bir yemek tarifi sitesi değil. Bu benden birşey. İyi ya da kötü benim yaptıklarım, hayatımdan küçük bölümler var burada. Fakat son zamanlarda yazacak çok şeyim yok. Keçeye ve çizimlere olan ilgimi de kaybettiğimden ve sonuçta birşeyler yayınlamam gerektiğinden sürekli yiyecek tarifi yayınlıyorum. Ev-iş-kurs arasındaki hayatımda pek ilgi çekecek birşey zaten yok. (Ne kadar çok "birşey" yazmışım öyle ya) Öyle işte. Sonunda bugün de kalkmadan yazayım dedim.
Her zaman yaptığım çikolatalı muffin tarifini, 1 adet ezilmiş muz ekleyerek kullandım.Üzerlerini de muz dilimleri ve eritilmiş çikolata ile süsledim.


24 Eylül 2010 Cuma

Kepekli, 7 Tahıllı Poğaçalar

Bu poğaçalar yumuşacık. Kesinlikle tavsiye ederim. Unundan olduğunu söylüyorlardı yerken ama benim maharetimden bence :))
Epey oluyor yapalı. Bayramın son günü kahvaltı için yapmıştım. Kapışıldı desem yalan olmaz.



Kepekli, 7 Tahıllı Poğaça
Malzemeler
1 su brd. kepekli un
1 su brd. 7 tahıllı un karışımı
1,5 su brd. buğday unu
1 su brd. sıcağa yakın ılık süt
Yarım su brd. sıvıyağ
1 tatlı kaşığı kuru maya
Tuz, şeker
Ezilmiş beyaz peynir ve çekirdeği çıkarılmış zeytin
Yapılışı: Ilık süte yağı ekleyip karıştırın. 1 tatlı kaşığı maya ve 1 çay kaşığı tozşekeri de koyup bekletin.Derin bir kapta bütün unları ve bir miktar tuzu karıştırıp ortasını çukur yapın. Mayalı karışımı ekleyip iyice yoğurun. Hamurun kıvamını ayarlamak için bir miktar daha un koyabilirsiniz. Ama hamur çok cıvık olmamalı.Üzerini temiz bir bezle kapatıp 1 saat dinlenmeye bırakın. 
1 saat sonra hamur iyice kabarınca küçük parçalar koparın ve içini peynir veya zeytinle doldurup iyice kapatın. Yağlı kağıt serilmiş veya yağlanmış tepsiye dizip 180-200 derecede, önceden ısıtılmış fırında üzerleri hafif kızarana kadar pişirin.
Şeklini fotoğraftaki gibi yapmak isterseniz; hamurdan yumurta büyüklüğünde parçalar koparın ve çok ince olmayacak şekilde açın. Üstüne ezilmiş beyaz peynir sürüp, çekirdeği çıkarılmış ve 2'ye 3'e kesilmiş zeytin serpin. Şeritler halinde kesip, birini diğerinin üstüne koyarak kapatın ve burgu yapın. Uçlarını birleştirip simit haline getirin.
Afiyet olsun.



19 Eylül 2010 Pazar

Bebişe Hoşgeldin Diyeceklere Hediye


Ailemize yeni katılacak olan yeğenim için hazırladık bunları. Onu ziyarete geleceklere küçük bir hediye olarak.
Sepetin süslemesini ben yaptım. Şekerleri de ablam kendisi yaptı. Ablamın 3. çocuğu. Kız olacak hayırlısıyla. Kendisini sabırsızlıkla bekliyoruz.

17 Eylül 2010 Cuma

Böğürtlenli ve Kakaolu Toplar

Birkaç hafta önce yaptığım toplar aslında rulo pasta olacaktı. Ama ben hiçbir zaman keki rulo yapamamış biri olarak tekrar denersem, olacağı yine aynıdır. Yine kek kırılır, parçalanır. E çöpe atıcak değiliz ya. Hemen tarif hiç bozuntuya verilmeden, sanki aslında o keki sırf o güzelim topları yapmak için pişirmişiz gibi hooop döndürüverilir. Güzel de olur :)
Gelecekte tekrar o hataya düşer de yapmaya kalkar mıyım bilmiyorum ama bu rulo pasta olayı şimdilik son bulmuştur benim için.


Böğürtlenli ve Kakaolu Toplar
Malzemeler
3 su brd. kek (robotta çekilmiş)
1 çay brd. böğürtlen reçeli (çekirdeklerinden arınmış)
1 çay brd. böğürtlen (taze veya dondurulmuş)
Sosu için: 1 paket bitter çikolata, Yarım çay brd. krema
Yapılışı: Kek parçalarını robotta iyice un haline getirin. Reçeli üzerine gezdirerek dökün, böğürtlenleri de 2 parçaya kesip ekleyin ve iyice karıştırın. Reçelle iyice karışıp kek hamur gibi olduğunda minik minik parçalar alıp yuvarlayın. Bu arada minik bir cezvede kremayı ısıtın. Kaynamadan hemen önce alıp içine çikolata parçalarını ekleyin. Çikolatalar iyice eriyip sos kıvamına gelince topların üzerinde gezdirin.
Servis önerisi: Küçük kaselere 3-4 adet koyup soslayarak tek kişilik servisler hazırlayabilirsiniz.

Afiyet olsun.

16 Eylül 2010 Perşembe

Sıradakiler..

Kepek un, 7 tahıllı un ve normal unu karıştırarak yaptığım poğaçalar.

Muzlu ve çikolatalı kekler.

Böğürtlen ve kakaolu toplar.

Yakında..
 :))))

9 Eylül 2010 Perşembe

İyi Bayramlar

Herkesin Ramazan Bayramı'nı kutlar, tüm sevdiklerinizle birlikte, harika geçmesini dilerim.
Ne zamandır beklediğimiz bayram geldi. Tüm hazırlıklar tamamlandı. Ziyaretler, telefonlaşmalar başladı.
Her bayramda yaptığımız Yaprak Sarması da, tatlı da hazır.
Yaprak Sarması demişken, geçenlerde bloguma Sayaç ekledim. Baktım kimsenin yorum felan bıraktığı yok, ben öyle kendi kendime konuşuyor gibiyim. Moralim bozuldu. İsteksizleştim yazmaya karşı, dedim ki bi sayaç ekleyim de bakayım girip bakan var mı diye. İyi ki de eklemiştim. Meğer kendini belli etmeyen ne çok ziyaretçim varmış. İşte o sayaçta referans gösteren bir bölüm var. Ordan görebiliyorum blogumda hangi konuya bakıldığını. En çok da geçen bayramlardan birinde eklediğim "cabada yaprak sarması" fotoğrafına bakılmış. Eh bu bayram da tarifiyle verelim de tam olsun dedim. Arife günü yapılacak olan sarmayı da cabada yaptık. Cabayı daha önce açıklamıştım ama belki bilmeyenler olur, bizim oralarda toprak kaplara caba denir. Bazı yerlerde güveç felan denir. Ama bizde cabadır o. Hatta çok esmerlere "kara caba" diye lakap takarlar :))
İşte o cabalar asıl fırına sürülür. Bayramlarda arife akşamından yakılır fırın, sabah da alınır cabalar erkenden. Ama Ramazan ayı içerisinde her sabah yakılır o fırın. Akşam ezanı okunmadan da alınır.
İstanbulda da öyle fırınımız olmadığı için biz yine cabada, ama ocakta pişiriyoruz sarmayı.


Bu geçen yaz çekilen bir fotoğraf. Kuzenim çekmiş Tosya'ya gittiğinde. Böyle bir görüntü olur işte fırının önünde, Ramazan'da her akşam. Herkes kendi cabasına bir işaret koyar karışmasın diye. Çıkınca da alır götürür evine. Ne kadar iştah açıcı görünüyorlar değil mi? Ancak yaprak sarmasını herkes yapmaz fırında. Çünkü ağzı açık olduğu için kararır yapraklar. O yeşil görüntü gider. Alttaki fotoğrafta olduğu gibi kararmış olur havayla temsa eden yerleri. Gerçi bu bizi caydırmaz, çünkü lezzeti bambaşka olur :)

             İşte bizim bu sabah pişirdiğimiz sarmamız. Üzüm yaprağından, bol naneli, dereotlu.
                                                   Pişmemiş hali. Yemyeşil, ekşi yapraklar :)
Pişirirken üstüne uyacak bir tencere kapağı kapattık ki kararmasın ve kurumasın üstü. 

 Son hali de bu işte.
Tarifi vermeden çıkmışım, iyi ki geldi şimdi aklıma.

Yaprak Sarması
Malzemeler
3 su brd. pirinç
Yarım kilo üzüm yaprağı
3 adet soğan
1 demet dereotu (eğer varsa kurusunu da kullanabilirsiniz)
Yarım demet maydanoz (eğer varsa kurusunu da kullanabilirsiniz)
3/1 demet nane (eğer varsa 1 çorba kaşığı kuru nane)
2 çorba kaşığı domates salçası
1 çorba kaşığı biber salçası
1,5 çay bard. sıvıyağ (yağ gözünüze çok gelmesin, böyle daha lezzetli oluyor)
Tuz, karabiber, kimyon
Yapılışı: Not: Öncelikle yapraklarınız eğer salamura değil de taze ise bir tencerede biraz tuzlu suyu kaynatın ve yapraklarınızı (üst üste konulmuş 10-15 yaprağı) bir kevgirle bu suya daldırıp rengi değişene kadar bekletin ve geri çıkarıp başka bir kaptaki soğuk suya daldırıp çıkarın. Suyu süzülünce bir kaba alın. Aynı işlemi bütün yapraklar bitene kadar tekrarlayın. Eğer yapraklarınız marketlerden veya pazarlardan alınan salamura edilmiş yapraklardan ise çok tuzlu olacağı için yukarıdaki işlemi tuzsuz su ile yaparak yaprakları tuzundan biraz da olsa arındırın.
Bu işlem bittikten sonra iç malzemeyi hazırlamak için pirinci ılık su ile yıkayın. (Yapraklarınız çok yumuşak ve fazla haşladıysanız pirinci sıcak suda bekletip öyle kullanabilirsiniz. ) Üzerine soğanları soyup, yemeklik olarak doğrayın. Salçaları ve yağı da ekleyip karıştırın. Tüm yeşillikleri doğrayıp harca ekleyin. En son baharatları da katıp iyice karıştırın.
Yaprakları teker teker açıp içine biraz harçtan koyduktan sonra yanlarını içe doğru kıvırıp, ne çok sıkı ne çok gevşek olacak şekilde sarın. Tencerenin (eğer varsa cabanızın) alt kısmına isterseniz yırtılan veya artan yapraklardan bikaç tane döşeyebilirsiniz. Pişerken alt sıraya zarar gelmemesi için. Sıra sıra dizdikten sonra en üst sıradan belli belirsiz görünecek şekilde su ekleyin. Üzerinden biraz sıvıyağ gezdirip kaynayana kadar yüksek ateşte, kaynadıktan sonra kısık ateşte 30 dk. pişirin. Piştikten sonra isteğe bağlı olarak bir tavada 2 çorba kaşığı sıvıyağla 1 çorba kaşığı domates salçasını kavurup, üzerine 1 su brd. su ekledikten sonra tencerenin üzerinden yavaşça gezdirerek dökün. Bu işlem çok daha lezzetli olmasını sağlar. Ama salçayı çok sevmeyenler bu işlemi yapmak zorunda değiller.

Afiyet olsun.

Fincanda Cevizli Kadayıf

Ramazan bitti ben tatlı tarifi veriyorum :) Hem de Ramazan'da en çok yenen tatlıdan. Gerçi bayram bugün. Hemen yapıp, misafirlerinize ikram edebilirsiniz. Hemen dediğime bakmayın yine sürüyor hazır olması 1-2 saat.
Ben bunu bir hafta önce felan yaptım, ama evde internetim olmadığı için, ha oldu ha olacak diyerek bugüne kadar erteledim. E artık bugün de yayınlamazsam ne zaman yayınlıcam artık.


Bu kadayıfı yapmak öyle çok zor değil aslında. Ben de ilk kez yaptım. Eskiden annemle teyzem yaparken izlemiştim bir defa. Yapmadan önce de netten bir daha baktım neye benzemesi lazım diye.Yetenekliyim yani onu demeye çalışıyorum :)))) Şaka bir yana gerçekten yapması çok basit. Sadece şerbette bekleme süresi ve fincanda şekillendirme kısmı biraz oyalıyor.

Fincanda Cevizli Kadayıf
Malzemeler
Yarım kilo yaş tel kadayıf
125 gr. eritilmiş margarin/tereyağı
2 su brd. dövülmüş ceviz
1 çorba kaşığı şeker
3 su brd. tozşeker
3 su brd. su
Birkaç damla limon suyu

Yapılışı: Öncelikle şerbet için bir tencereye suyu ve şekeri döküp kısık ateşte kaynamaya bırakın. En son birkaç damla limon suyu ekleyip soğuması için bir kenara alın.
Büyük ve derin bir kaba kadayıfın tamamını alın ve ellerinizle havalandırın. (Eğer kadayıfınız havası alınmış torbalarda ve sıkışık ise bu işlemden önce kadayıfı yavaşça birbirinden ayırmanız gerekecek.) Eritilmiş ve soğumuş olan margarinin bir kısmını üzerinde yavaşça gezdirerek dökün ve her tarafına karışması için alt üst getirerek ve didikliyormuş gibi hareketlerle iyice yedirin. Geri kalan kısmını da aynı şekilde döküp kadayıfa yedirin. Bu işlem sonunda bir tepsiyi biraz yağlayın ve yanınızda hazır bulundurun. Dövülmüş cevizi 1 çorba kaşığı şekerle karıştırın bir kapta. Ellerinizle kadayıftan bir parça alıp -becerebiliyorsanız bir kahve fincanının içinde dolayarak, ortasında küçük bir boşluk kalacak şekilde sarın. -ki ben beceremediğim için iki parmağıma doladıktan sonra avcuma alıp ortasını açtım ve cevizden bir çay kaşığı kadar koyup, hepsini fincana koydum ve biraz baskı uykuladım. Ama çok bastırmayın ki kadayıf telleri birbirine çok girip hamur gibi olmasın. Zaten sonra yerken açılmıyo sert oluyor :) O yüzden çok bastırmayın. Fincanı ters çevirip kadayıfı içinden çıkarın ve tepsiye dizin. Bütün kadayıf bitene kadar aynı işlemi yapın. 200 derecede ısıtılmış fırına koyup altlı üstlü kızarana kadar yaklaşık 30 dk. pişirin. Fırından çıkar çıkmaz soğuyan şerbeti üzerlerinde gezdirerek dökün. Tepsiniz çok büyükse şerbet çok ince kalacağından başka derin ve daha küçük bir tepside veya borcamda da şerbetleyebilirsiniz. Şerbetini iyice çekip soğuduğunda üzerlerini ceviz veya hindistancevizi ile süsleyip servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun.

31 Ağustos 2010 Salı

Patatesli Ekmek

Merhaba.
Artık blogum yavaş yavaş yemek blogu olmaya başladı gibi. Gezmeyi tozmayı bıraktım şimdilik. Zaten pek boş vaktim kalmadığı için keçeydi, boncuktu onlarla da uğraşamıyorum. Hatta yeğenimin nerdeyse 2 ay önce oyuncak tavşanı için istediği "çiftçi giysisi" ni bile yarım bıraktım. Herşeyi tamam bi askıları dikilecek halbuki. Ama elim hiç gitmiyor. Çünkü elimde dikiyorum. Henüz bir dikiş makinem olmadığı için. Yapmayı istediğim, kafamda dikiş makinesini bekleyen çok şey var. Ama o biraz daha bekleyecek gibi.
İşte o yüzden kolayıma gelen kurabiyeydi, kekti, poğaçaydı öyle şeyleri yapıp yayınlayabiliyorum.
Bugün de geçen hafta bahsettiğim patatesli ekmekleri göstereceğim. Aslında çok basit yapması ama biraz oyalayıcı olduğu için pek sık yapmıyoruz. Annem eskiden çok yapardı. Patateslisini, kıymalısını, ıspanaklısını.. Hepimiz de severek yerdik. Yanına da buz gibi ayran :) Eh artık o olmadığı zamanlarda ya ben ya da ablam o özlemi gideriyoruz.


Hamurunu ister mayalı ister mayasız hazırlayabilirsiniz. Ben mayalı hamurla yaptım ve tarifi öyle vereceğim.

Patatesli Ekmek
Malzemeler
1+1/2 su brd. ılık su veya süt
1 tatlı kaşığı kuru maya
1/2 çay brd. sıvıyağ
1 çay kaşığı tozşeker
Aldığı kadar un
Tuz
İç İçin:
2 adet orta boy patates
1 büyük soğan
1 çorba kaşığı domates veya biber salçası
Tuz, karabiber, pulbiber
2 çorba kaşığı sıvıyağ
Yapılışı: Öncelikle patatesleri küçük bir tencerede suyla pişmeye bırakın.
Hamuru hazırlamak için derin bir kaseye  ılık su/süt, sıvıyağ, tozşeker ve mayayı karıştırın.
Aldığı kadar un ve biraz tuz ekleyip iyice yoğurun. Bir bezle üzerini kapatıp mayalanmaya bırakın.
O sırada bir tavaya sıvıyağ koyup üzerine soğanı yemeklik doğrayın. Soğan pembeleşince salçayı ekleyip biraz karıştırın. Patatesleri de soyup bir çatalla ezdikten sonra tavaya alıp, tuzunu, karabiberini, pulbiberini katıp karıştırın.
Mayalanıp kabaran hamurdan parçalar koparıp oklava ile unlu ve düz bir zeminde açın. Üzerine patatesli içten yayıp teflon tavada yağ koymadan iki tarafı da kızarana kadar pişirin. Dilerseniz en son üzerine margarin veya tereyağı sürüp tavadan öyle alabilirsiniz.

Afiyet olsun.


22 Ağustos 2010 Pazar

Yenilikler..

Herkese yeniden merhaba. Zaman hızla akıp giderken hayatımda bir anda olan ve alışmaya çalıştığım yenilikler var. İlki, bildiğiniz üzere yeni ev. Ona alışmak biraz zor oluyor aslında. Eski evin hemen yanı olduğu için bazen şaşırıp o eve gideceğim sanıyorum :) Diğer yenilik ise kurs hayatı. İngilizce kursuna başladım. Haftasonları akşam saatlerinde gidiyorum ve ona da hala alışamadım. Gerçi o daha çok yeni. Ama yine de iki haftadır hep geç kalıyorum derslere. bugün bir değişiklik yapıp vaktinden önce gitmeyi planlıyorum :)) Umarım bu yazımı fazla düşünmeden, uzatmadan bitirip, yetişirim.
O zaman geçiyorum dünkü marifetlerime. Sabah erkenden kalkıp şirin kurabiyeler yaptım. Öğlen saatlerinde de patatesli ekmek. Şükür ki yaptıklarımın ikisi de yüzümü güldürdü.
İlk olarak kurabiyelerimi göstereyim sizlere şööyle :)


Tarifimi de vereyim hemen.
Malzemeler
50 gr margarin (küp küp doğranmış ve çok yumuşamış)
1/2 çay brd. sıvıyağ
1+ 1/2 su brd. un
1 yumurta
1+ 1/2 çay brd. pudra şekeri
Yarım paket kabartma tozu
1 çay kaşığı vanilya
Dolgusu için: Herhangi bir marmelat kullanabilirsiniz. Ben 10-15 adet böğürtleni 1 çorba kaşığı mısır nişastası ve 1 çorba kaşığı toz şekerle küçük bir cezvede pişirip kullandım. Siz de vişne, çilek gibi meyvelerle deneyebilirsiniz.
Yapılışı:  Yumurtayı derin bir kapta çırpın. Yumuşamış margarini de ekleyip mikserle margarin parçaları iyice küçülene kadar çırpın. Sıvıyağı ekleyin, karıştırın. Başka bir kasede unu, pudra şekerini, kabartma tozu ve vanilyayı iyice karıştırıp yarısını yumurtalı karışıma ekleyin ve mikserle çırpmaya devam edin. Karışım kremsi bir kıvam alınca kalan unu da ekleyip tahta bir kaşıkla karıştırın. Hamur çok katı olmayan sıkma torbasında sıkılabilecek bir kıvamda olmalı. Eğer gerekirse bir miktar daha un ekleyebilirsiniz, hamurun şeklini koruması için.Yıldız uç takılı bir sıkma torbasına doldurup yağlı kağıt serili tepsiye aralarında 1,5 cm bırakarak sıkın ve önceden ısıtılmış 180 derecede kabarıp, altları kızarana kızarana dek pişirin. Yukarıda açıklamalı tarif verdiğim böğürtlen marmeladını iki kurabiyenin arasına sürerek yapıştırın.

Afiyet olsun.

İkinci tarifim bambaşka birşey olduğu için bir sonraki yazımda anlatacağım. Görüşmek üzere.

15 Ağustos 2010 Pazar

...

Taşındık. Tam anlamıyla yerleşemedik henüz ama şimdilik ortalık az da olsa derli toplu. On günde çoktan bitirmiş olmalıydık belki işlerimizi ama ablam da ben de çalışıyoruz ve akşamları geldiğimizde yemekten sonra sadece dinlenmeye vaktimiz kalıyor. Ayrıca hava da o kadar bunaltıcı ki hasta gibiyiz. Halsizlikten oturduğumuz yerde kalıyoruz. Bu günlerde herkes de böyle sanırım. Neyseki çok bişey kalmadı yapacak.
İnternetimizle de henüz ilgilenemediğimiz için bu yazıyı ablamlardan yazıyorum. Bir an önce kendimi tekrar evimde hissetmek istiyorum :)) Zira taşınmak ve yeni eve alışmak çok zormuş.
Geçen hafta doğum günümdü. Yeni tarifler denerim diyordum ama fırsatım olmadı. Ama ondan önce hafta içinde çok  güzel bir kek yapmıştım. Bugün onu yayınlayacağım. Erikli kek.




Erikli Kek
Malzemeler
3 yumurta
1,5 su brd. un
50 gr margarin
4 çorba kaşığı tozşeker
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
15-20 adet kırmızı erik (benimkiler biraz ekşiydi)
Badem veya kayısı çekirdeği içi
Yapılışı: Öncelikle fırını 180 dereceye ayarlayın. Kek için derin bir kasede yumurtaları ve şekeri çırpın. Eritilmiş margarini ekleyin ve karıştırın. Ayrı bir kasede un, vanilya ve kabartma tozunu iyice karıştırın. Yumurtalı karışıma azar azar ekleyin ve tahta bir kaşıkla karıştırın. Karışımı yağlı kağıt serilmiş bir fırın kabına veya yağlanmış bir tepsiye dökün. Üzerine yıkanmış, çekirdekleri ve sapları ayıklanmış erikleri dizin. Bademlerle süsledikten sonra fırına koyun ve 30-40 dk pişirin. Kek soğuduktan sonra pudra şekeri serpip veya serpmeyip servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun.
Tasarım:Sawako Kuronuma