27 Kasım 2009 Cuma

Bayram Budur İşte: Kalburabastı & Yaprak Sarması

Merhabalar. Herkesin bayramı kutlu olsun.
Bayramların herkes için özel anlamı vardır muhakkak. O gün için yapılan özel yemekler, tatlılar, yeni kıyafetler, ziyaretler.. Bayram diyince benim aklıma ilk olarak annemin yaptığı baklavalar, yaprak sarması ve babaannem geliyor. Bizim evde her bayramda yaprak sarması yapılır. Annem de baklava açar. Ve her bayramda mutlaka babaannemi ziyaret ederiz. Annemler bizimle, İstanbul'da yaşamıyorlar. O yüzden artık her bayramda annemin baklavasından yemek kısmet olmuyor :) Bu bayramda tatlıcı ben oldum. Ne yapsam ne yapsam derken bu sabah kalburabastı tarifine rastladım. Baktım ki kolay görünüyor, hemen girdim mutfağa. Basacak bir kalburum olmasa da kevgirin arkasıyla şekillendirmeye çalıştım. Ama fırında biraz kabarınca pek kalmadı şekilleri.

Yaprakları da dün gece ablam sardı. Koca bir cabayı oturdu tek başına doldurdu :) Bizim oralarda toprak kaplara "caba" denir. Biz aslen Kastamonu'nun bir ilçesi olan Tosyalıyız ve oralarda her mahallede bir toprak fırın vardır. Özellikle Ramazan ayında ve bayramlarda kadınlar bu fırınları sabah erkenden yakarlar. Ve mahallede isteyen herkes birkaç caba içerisinde yemeklerini getirirler. Akşam ezanından bikaç dakika önce açılır fırın. Keşkek, patates yemeği, haşlama et, türlü gibi yemekler pişirilir genelde. Ve o fırında, o kaplarda pişen yemeğe doyum olmaz.
Biz de buna dayanarak bu bayramki sarmamızı cabada ama toprak fırınımız olmadığı için :))) ocakta pişirdik. Sabah pişer pişmez, hemen kahvaltıya koyduk bir tabak. Mükemmel olmuştu.
                                                        
Kalburabastı tarifi burada. Sarma tarifini birgün kendim yaptığımda vermeyi daha uygun buluyorum.
Afiyet olsun.

NOT: Sarma Tarifi burada eklenmiştir.

24 Kasım 2009 Salı

Sünger Bob

Bugün yeğenim okula gitmemiş. Bize geldi sabahtan. Yeğenim Sünger Bob hayranı. O yaşlardaki her çocuk gibi :) Ama bizimkisi her bölümü onlarca kez izlemiştir herhalde. Artık ezberlemiş, biraraya geldiğimizde bize de anlatıyor. En ince ayrıntısına kadar :))) Ne zamandır onun için keçe ile Sünger Bob yapmayı istiyordum ama yapıştırmak zorunda kalacağım için olsa gerek hep erteliyordum.
Keçeye dikiş çok yakışıyor. Zaten bence en önemli özelliği de o. Böyle ince işli şeyler yaparken dikiş olmuyor ne yazık ki. Keçe ince dikişi kaldırmıyor. Büyük büyük,göstere göstere yapmak gerekiyor dikişi. Ben de çok büyük boyutlarda çalışmadığım için bu tür ayrıntıları olanları yapıştırarak yapıyorum.
Güya bunu yeğenimle beraber yapacaktık :) Ben kesecektim o yapıştırma işlemini yapacaktı. Ama beyefendi bilgisayarın başında oyuna dalınca ikisi de bana düştü :) Ben de keyif alarak yaptım zaten.
Odasında bir iğneyle perdeye yapıştırılabilir. Veya arkasına yaptığım minik eklenti ile duvarda bir çiviye asılabilir.

23 Kasım 2009 Pazartesi

Kahvaltı Ekmeği

Son yaptığım pizzalardan artan hamurumu değerlendirmek için böyle bir ekmek yapmıştım. Un, ılık süt, yaşmaya, zeytinyağı, şeker ve tuzla yaptığım bir hamurdu. Tarifini vermemiştim bilindik diye. İşte o hamurdan yaptığım ekmeği bu sabah yemek kısmet oldu. Bu tür hamurla hazırlanan ekmekler pastanemsi olduğundan ben sadece kahvaltıda seviyorum. Akşam yemeğinde ise üstü çıtır çıtır olan tava ekmekleri daha iyi gidiyor. Zaten ben sık sık ekmek yaparım. Özellikle geceleri bizim "sergengezer" saatlerimiz geldiğinde (bu sergengezer kavramını birgün açıklayacağım size) bir diliminin üstüne reçel veya kuşburnu marmelatı sürüp geçiştiriyoruz.
Bu sabah ise daha farklı kullandım bu ekmeği. Aylardır çalışmadığımız için her sabah kahvaltı yapmaktan bıktık. Acıkıyoruz ama kahvaltı hazırlamak, yine aynı şeyleri yemek gelmiyor artık içimizden. Ben de arada bir böyle basit tabaklar hazırlayarak değiştiriyorum o kahvaltı havasını. Biraz beyaz peyniri, bikaç damla zeytinyağı ve maydonozla karıştırıp ekmeklerin üzerine sürdüm. Pulbiber serpiştirip fırında biraz ısıttım. Gayet de iyi oldular. Arada bir değişiklik iyi geliyor insana.

21 Kasım 2009 Cumartesi

Yeşil Mercimek Salatası

Tarifini Portakal Ağacı'nda gördüğüm bu salata kelimenin tam anlamıyla mükemmel oldu. Akşam yemeğinde ablamla bayıla bayıla yedik.
Aslında bugün mercimeği başka birşey için pişirmiştim. Ama baktım ki tahmin ettiğimden fazla olacak, ben de hemen kalanıyla, daha önce tarifini gördüğümü hatırladığım bu salatayı yaptım.
Ben fotoğrafları ekliyorum. Tarife buradan ulaşabilirsiniz.
Tabi şimdi şöyle bir soru çıkıyor ortaya "mercimeği asıl ne için haşlamıştın?" Dün, içinde çok güzel yemek tarifleri olan bir blog keşfettim. Gez gez, zor ayrıldım başından uykum gelince. Sabah da kaldığım yerden devam ettim. Ve çok lezzetli görünen bir pizza tarifine rastladım. Pizza diyince tabi hemen aklınıza bildiğimiz pizza geldi. Ama bu öyle değil. Yeşil mercimekli pizza :) Adını duyunca "pff ne alaka" gibi bir tepki verilebilir tabi. Ama çok lezzetli görünüyorlardı. Dayanamadım girdim mutfağa. Hamurumu yoğurdum, harcımı hazırladım. Kalan mercimekle yukarıdaki salatayı yaptım. Ama itiraf edeyim salatam pizzalarımdan daha iyi oldu. Aslında tarifin hiç suçu yok. Tamamen benim hatam. Harcını biraz daha ıslak hazırlamalıydım sanırım. Çünkü piştikten sonra üstleri biraz kuru oldu. Ama yine de güzel oldular bence. Zaten ben hamursuz felan sadece harcı bile yiyebilirdim. Çünkü çok güzel olmuştu. Sadece o karışımı yemek olarak bile pişirebilirim ilerde. Tarifin orjinali burada. Ama ingilizce. Fotoğraflarım da burada, gerçi bu sefer pek kaliteli çekememişim;
                                     
                                     
                                    

Malzemeler:
1 su brd. yeşil mercimek
1 büyük soğan
1 diş sarımsak
1 çorba kaşığı domates salçası
1 büyük domates
1 çorba kaşığı zeytinyağı
Tuz, pulbiber, kırmızı biber, kimyon
Çay kaşığının ucuyla tarçın.

Yapılışı: Küçük bir tencerede mercimekleri 2 su brd. su ile pişmeye bırakın. Orta boy bir tavaya yağı ve yemeklik doğranmış soğanı koyup, soğanlar hafif ölünceye kadar karıştırın. Domates salçasını da koyup kavurun. Kabuğu soyulup doğranmış domatesleri ekleyin. Mercimek piştikten sonra suyunu süzüp, tavadaki karışıma ekleyin. Baharatlarınızı da ekip karıştırın.
Tarçın yakışır mı diye düşünmüştüm ilk ama, tarçın özellikle güzel bir tat katıyor bence buna. Eğer iç pilavı, zeytinyağlıları seviyorsanız bunu da seveceğinize inanıyorum.
Hamurun tarifini vermiyorum. Bildiğiniz normal, mayalı, pizza hamuru.
Afiyet olsun.



13 Kasım 2009 Cuma

Heidi Ve Peter

Son çalışmam Heidi ve Peter oldu. Taze çıktılar fırından desem yeridir yani :))) son dikişleri az önce attım.
Kuzenimin isteği üzerine ona bu şirin süsü yaptım. Bugün yapacağımı bilmiyordu. Ona da sürpriz oldu tabi. Umarım beğenirsin Mehtap :)

10 Kasım 2009 Salı

Kuru Meyveli Biscotti

Biscotti ile tanışalı çok olmadı. O aralar çalışıyordum ve işlerimi bitirdikten sonra çok fazla boş vaktim kalıyordu. Ben de yemek sitelerini felan geziyordum. Sonra heryerde biscotti ile karşılaşmaya başlayınca denemeye karar verdim. Tarifi görünce "öff bu çok zor bişey yaaa" desem de, hiç de karamsar olmaya gerek olmadığını anladım. Yapımı zevkli, yemesi ise daha da zevkli bişeymiş meğer bu biscotti. Kakaolu ve fındıklısını daha çok sevsem de, bu sefer ablamın isteği üzerine kuru meyvelisini yaptım.
Sonuç her zamanki gibi süper oldu tabi :)
Malzemeler:
3 yumurta
3 su brd. un
1 çay brd. toz şeker
80 gr tereyağı (oda sıcaklığında)
1 paket kabartma tozu
Yarım paket vanilya
1/4 çay kaşığı tuz
Küçük doğranmış kuru meyveler
İri dövülmüş ceviz, fındık vs.
Yapılışı: Yumurtayı ve şekeri bir kapta iyice çırpın. Oda sıcaklığında yumuşamış tereyağını da ekleyip, yağ minik parçalara ayrılana kadar karıştırın. Ayrı bir kapta unu, kabartma tozunu, vanilyayı ve tuzu karıştırın. Unlu karışımı yumurtalı karışıma ekleyip iyice yoğurun. Küçük doğranmış kuru meyveleri ve dövülmüş cevizi de ekleyip karıştırdıktan sonra hamuru 3 parçaya ayırıp, yağlı kağıt döşenmiş tepsiye koyun ve üstlerine hafifçe elinizle bastırarak inceltin. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 20-30 dk pişirin. Süre sonunda fırından çıkarın. Hafif soğuduğunda ince dilimler halinde kesin. Dilimleri fırının ızgara teline yerleştirip 15-20 dk, ısısı 150 dereceye düşürülmüş şekilde tekrar pişirin. Bu ikinci pişirme, biscottinin asıl özelliği olan kuruluğunu sağlamak için.

Sonra da afiyetle yiyin :)

Uyan Bak Bizim Hallara, Sarı Saçlım, Mavi Gözlüm Nerdesin?

Yine bir 10 Kasım ve biz yine Ata'mızı kaybedişimizin ardından onu anıyoruz. Saygıyla, sevgiyle ve özlemle.
Sabah bilgisayarı ilk açtığımda Google yazısının yanında bir Atatürk fotoğrafı aradım. Hepinizin görmediği gibi ben de göremedim ve çok şaşırdım. Google'ın her önemli güne (ki pek önemli bir anlam ifade etmeyen günlere de diyeceğim) bir resim, fotoğraf koyduğunu bilerek bugün de Ata'mızın fotoğrafını koyar diye ummuştum. Olsun onlar koymasın, ben bugün heryere Atatürk fotoğrafı koyuyorum. Hasretle ve acıyla diyorum; 'Sarı Saçlım, Mavi Gözlüm Nerdesin'

9 Kasım 2009 Pazartesi

Haşhaşlı Çörek

Geçtiğimiz Cumartesi günü Haşhaşlı Çörek yaptım. Daha önce 1 defa yengem yapmıştı ve harika olmuştu. Ben de denemek istedim. Ama tek korkum hamurun maya kokmasıydı. Çünkü son zamanlarda mayalı hamur kullandığım zaman yaptığım bir hata yüzünden piştikten sonra hep maya maya kokuyordu. Bu sefer de öyle olur endişesiyle mayayı az kullandım. Tabi bu sefer de iyi kabarmazsa ve yumuşak olmazsa diye endişelendim. Ama korktuğum gibi olmadı. Hamurum iyi kabardı ve piştikten sonra maya kokmadı. Ve sanırım problemi de çözdüm. Önceden sütü az ılık olarak kullanıyordum, bu sefer sıcağa yakın kullandım. Değiştirdiğim tek şey bu olduğundan, çöreğimin kokmamasını buna bağlıyorum.
Zaten tarifi aldığım Portakalağacı'nda da sıcağa yakın ılık süt kullanın diyordu.
Tarif Portakalağacında. Ama orda iç malzeme için sadece haşhaş ve yağ kullanılmış. Ben iç malzeme için;
1 çay bardağı haşhaş, 2 su bardağı tahin, 1 çay bardağı pekmez, 2 çorba kaşığı su kullandım.Su kullanmanızı öneririm çünkü; tahin, pekmez ve haşhaş birleşince sürmesi çok zor oluyor. Haşhaşlar topaklanıyor ve dağılmıyor. Su eklediğinizde sürülmesi çok kolaylaşıyor. İşte çöreğimin fotoğrafları.

                        Gül bahçesi gibi görünüyor :)

6 Kasım 2009 Cuma

Kolyelerim


Bu kolyeleri de ben yaptım. Yapalı epey oluyor. Boncuklara dadandığım günlerde bir sürü kolye yapmıştım. Ama elde kalanlar bunlar. Çünkü çoğunu hediye olarak tanıdıklara felan verdim. Ama bu günlerde tekrar boncuklarla ilgili projelerim var. Yakında onları da eklerim.
Tasarım:Sawako Kuronuma