29 Haziran 2017 Perşembe

Kastamonu: Horma Ve Çatak Kanyonları

Epey ara verdim yine. Bayram falan da iyi geldi üstüne.
Nerede kalmıştık?
Kanyonlarda.
Valla Kanyonu'ndan çıkıp Horma Kanyonu'na doğru yola çıktık aynı gün. Artık çıktığımız dağları inmekteydi sıra. Yine yollarda kıvrıla kıvrıla Pınarbaşı'na yaklaşıyoruz. Horma Kanyonu da yol üzerinde hemen. Buranın Pınarbaşı ilçesine yakın olması büyük nimetti bizim için. Dağ yollarında harcanan vakitten sonra çabucak ulaşılabilen bir yer olması çok güzel. Şansımız yaver gider de Çatak Kanyonu'nu da aynı gün görebilirsek, ertesi sabah erkenden Cide için yola çıkmayı planlıyorduk. Çünkü Cide- Tosya arası epey vakit alacak diye düşünüyorduk ve karanlığa kalmak istemiyorduk. En sonunda bize geldiğimizi gösteren, Küre Dağları Milli Parkı - Horma Kanyonu tabelasını da görüp geçiyoruz altından.
Horma Kanyonu'na vardığımızda piknik yapan aileler vardı girişte. Ayrıca ahşap yürüyüş parkuru yenileniyordu ve işçiler de oradaydı. Keyifli bir şekilde parkura giriş yaptık biz de.

Valla kanyonunda suya yaklaşamadığımız ve tepeden seyretmek zorunda kaldığımız için burası çok hoşumuza gidiyor. Suyun sesi eşliğinde parkurda ilerliyoruz. Çok fazla gitmeden bir köprüden geçiyoruz. Sallandığı için epey korkarak geçtim ben.
 Buradaki tepeler de yüksek kayalıklardan oluşuyor. Suyun içi yıllarla aşınmış kayalarla dolu. Epey ilerledikten sonra ahşap parkur yenilenme aşamasında olduğu için, giriş yasak olan kısımdan geri dönmek zorunda kalıyoruz.
Horma Kanyonu'nda çok vakit harcamasak da saat bayağı ilerlemiş, çünkü Valla Kanyonu'na giderken ve dönerken biraz vakit kaybettik. Sona kalan Çatak Kanyonu geceleyeceğimiz Azdavay'a oldukça yakın olduğu için biraz rahat gidiyoruz oraya doğru.
 Tabeladan sonra birkaç km daha gitmek gerekiyor.
Ancak havanın karmasına 2 saatten az bir zaman kalmış ve vardığımız Çatak Kanyonu girişinde bizden başka insana dair hiçbir belirti yok. Tırsıyor muyuz?
Evet :))
Bir de yabani hayvanlar tabelası da eklenince olaya :))
Cesaretimizi toplayıp, "Geldik canım o kadar, görmeden gitmeyelim" diyerek giriyoruz parkura.
Bu arada buradaki parkur engelli dostuymuş. Ancak bizim için biraz  vakit kaybettiren bir parkur, çünkü zigzaglar çizerek gitmeniz gerekiyor ve yükseldikçe kenarlarda korkuluk olmaması insanı korkutuyor (çok yüksek olmasa da).
Hava kararmak üzere olduğu için ve aklımızda yaban domuzu, ayı gibi hayvanlar olduğu için devam edip etmemekte kararsız kalıyoruz. Çünkü neredeyse 500 metre ilerledik ancak sudan hiç bir iz yok. Şelale sesi gelir umuduyla, belki yaklaşmışızdır diyerek azıcık daha ilerliyoruz ancak, benim de mızıkçılığım sonucu geri dönmeye karar veriyoruz :) Karar vermemizle beraber koşar adımlarla geri dönüyoruz ışığa doğru..
Sabah yola erken çıkacağımız için Çatak Kanyonu'nu maalesef böylece terkediyoruz. Buralara nasıl olsa bir daha yolumuz düşer diye düşünerek Azdavay'a dönüyoruz.
Çatak Kanyonu'nu tamamen görememiş olsak da, orada yaşadığımız heyecan ve azıcık yürüdüğümüz parkurunu anlata anlata bitiremedik tabi :) Unutamayız da elbet.
Fotoğraflarda göreceğiniz gibi, o çevrelerde sadece kanyonlar değil, şelaleler, mağaralar gibi bir çok güzellik var görülmeye değer. Vakit kısıtlı olunca biz göremedik buraları, ancak dediğim gibi yolumuzu elbet düşüreceğiz tekrar.

Şimdilik görüşmek üzere.

17 Haziran 2017 Cumartesi

Kastamonu:Azdavay- Valla Kanyonu

Yeniden merhaba!
Bu kez Valla Kanyonu ile geldim.
Açık söylemek gerekirse yakın bir zamana kadar ne Valla Kanyonu, ne de memleketimde olan diğer doğal güzelliklerden haberim vardı. Aslında eskiden de Google Earth'te gezinir, fotoğraflara bakarak fikir sahibi olmaya çalışırdım birçok yer hakkında. Ama nedense pek çok yer gibi buralara da hiç uğramamışım ve burnumuzun dibinde olan bir çok yeri görmemişim. Tabi bunda birlikte gidip görmeyi göze alacak insanlara sahip olmamak da büyük rol oynuyordu. Şimdi benimle birlikte heyecan duyan, sabırsızlanan ve merak eden insanlar var.
Gezimizi oluştururken kısa zamanda gidebileceğimiz kadar çok yere gidebilecek şekilde bir plan yaptık. Genel olarak planımıza sadık kalsak da yol durumlarından haberimiz olmadığı için bazı şeyleri son dakikada değiştirmek zorunda kaldık. Gezimizin Kastamonu ayağında biraz şansa göre hareket ettik ama hemen hemen istediğimiz her yeri de gördük. 
Valla Kanyonu, Horma Kanyonu ve Çatak Kanyonu birbirine yakın yerlerde oldukları için tek seferde üçünü de gezebiliriz diye düşündük. Horma ve Valla kanyonları Pınarbaşı ilçesinde, Çatak ise Azdavay ilçesinde bulunuyor. Bu kanyonlar için iki gün ayırmıştık ancak yol durumlarına ve yolda harcanacak vakite göre düşünüyorduk her şeyi. Bu yüzden ilk olarak en çok vakit harcayacağımız Valla Kanyonu'nu ilk sıraya koyduk ve Ayancık'tan sabah Kastamonu- Pınarbaşı'na doğru yola çıktık. Yol üzerindeki Azdavay'a geldiğimizde, bu küçük ilçenin yemyeşil dağlar arasında oluşu çok hoşumuza gitti ve biraz gezinmeye karar verdik. Dolaşırken belediye oteli ile ilgili bir yazı gördük ve merakla belediye otelini aramaya koyulduk. Çünkü Pınarbaşı'nda da otelde kalmayı düşünüyorduk. Uygun fiyatlı olması ve ilçenin de hoşumuza gitmesi sebebiyle Azdavay'da kalmaya karar verdik. Azdavay şirin, küçük, yemyeşil bir ilçe. Fazla fotoğraf çekmemişim maalesef. 
 Bu teyzenin kıyafeti çok güzeldi. Gözlükleri ben ekledim. Beyaz çizgiden daha iyi durdular bence :)
İlçeden geçen çay. Çayın dibindeki tepe mesire alanı. Karşıya geçmek için kullanılan eski bir köprü var. Aşıklar Köprüsü ismi :)
Kaldığımız belediye oteli. 
Mesire alanından Azdavay'a bakış..

Azdavay'ı geçip Pınarbaşı'na gidiyoruz. Pınarbaşı'ndan da çıkıp Küre Dağları Milli Parkı sınırlarına giriyoruz. Karşımızda birçok tabela. Bizi şimdilik ilgilendiren kısmı teras. Ancak oraya kadar gidebileceğimiz için seyir terasına doğru yolumuza devam ediyoruz. Bu yol kıvrım kıvrım Küre Dağları yolları :)
Orada mı burada mı derken görünüyor kanyonun zirvesi. Bol inişler, tırmanışlar ve dönüşler sonrasında yüksek bir tepeye kurulmuş olan Muratbaşı'na varıyoruz. Aracımızı park edip teras yoluna giriyoruz.
 Güzel manzarayı seyrediyoruz bolca.
Sonunda karanlık orman yoluna varıyoruz. 1 km boyunca bu karanlık yoldan ilerliyoruz. Gittiğimiz mevsim yağışlı olduğu için patika bayağı kaygandı. Dağ çok dik olduğu için patika kenarına ahşap korkuluk yapılmış. Kendi başınıza aşağı inmeniz veya yukarı çıkmanız çok tehlikeli.
Sonunda terası görüyoruz. Çok dik ve oldukça korkunç görünüyor. Çok rüzgarlı olduğu için terasa çıkmaya korktum bayağı. Ancak oraya kadar gitmişken korkuma yenilmem hiç de güzel olmazdı. Bu yüzden cesaretimi toplayıp basamakları tırmanıyorum. Her iki tarafta da harika manzaralar var.
Kanyon aşağıda. Çok yüksek ve terastan görmemiz bile zor. Ama bulunduğumuz yükseklikteki manzara her şeye değiyor.
Aşağıdaki fotoğrafta kayada bir dağcının resmi var. 2012 yılında bu kanyonu geçmeye çalışırken arkadaşlarıyla birlikte girdiği sudan çıkamıyor, Anıl Bakar. Kabaca sifon denilen akıntıya kapılıyor ve su O'nu geri vermiyor. Bunları döndüğümüzde öğrendik. Dünyanın ikinci tehlikeli kanyonuymuş Valla Kanyonu. Uzaktan da olsa gördüğüm için mutluyum. Bol oksijen, dağ manzarası, orman yürüyüşü.. Kesinlikle değen bir geziydi.
Ve korksa da poz veren ben :D
Şimdilik bu kadar.
Sırada Horma ve Çatak Kanyonları var.
Görüşmek üzere.

2 Haziran 2017 Cuma

Kıymalı Enginar Sapı Yemeği ve Yoğurtlu Enginar Sapı Salatası

Gezinin arasına girmek gibi olmasın ama^^ paylaşmak için sabırsızlandığım, vaktiyken yazayım dediğim bir tarifim var.
Enginar sapını pazarda ilk gördüğümde şaşırdım. Sap kısmının da yenilebilir olduğunu bilmiyordum. Zaten yaprakların yendiğini öğrendiğimde de şaşırmıştım^^
Sap kısmını hazır temizlenmiş ve su içerisinde poşetlenmiş olarak görünce denemek istedik ve aldık.
Eve gelince baktım ki zeytinyağlısı ve kıymalısı yapılıyoruş zaten. Tercihimi kıymalıdan yana kullandım ve hızlıca hazırlığa koyuldum. Büyük kısmıyla yemek yaptım, kalan kısmını da Ercüment yoğurtlu salata yaptı.
Her ikisi de çok beğendiğim lezzetler oldu. Özellikle yemeğe bayıldım. Bu ara pazarlarda enginar sapı kovalayabilirim^^
Gerçi enginar da aynı lezzeti verecektir diye düşünüyorum.
Kıymalı Enginar Sapı Yemeği
Malzemeler (2-3 kişilik)
10 adet enginar sapı
1 küçük boy soğan
Yumurta büyüklüğünde dana kıyma
1 avuç bezelye
1 avuç doğranmış havuç
2 yemek kaşığı ufak (kırık pirinç)
2 yemek kaşığı domates püresi
1 tatlı kaşığı domates salçası
1 yemek kaşığı doğranmış dereotu
Su

Yapılışı
  • Tencerenize kıymayı koyun. Soğanı yemeklik doğrayıp 1 yemek kaşığı sıvıyağ ile kıymaya ilave edip kavurun. Domates püresi ve salçayı ilave edip karıştırın.
  • Enginar saplarını uzunlamasına 4'e kesin, sonra da her bir çubuğu 2 cm uzunluğunda kesip tencereye ekleyin. Havuç ve bezelyeyi de ekleyip kavurun.
  • Yüzeyden görünecek kadar su ilave edin. Tuzunu, karabiberini ve en son da kırık pirincini ekleyip karıştırın. Tencerenin kapağını kapatıp orta ateşte pişmeye bırakın.
  • Havuç ve bezelyeler piştiğinde ocaktan alın. 
Yoğurtlu Enginar Sapı Salatası
Malzemeler
4-5 adet enginar sapı
2 küçük salatalık
1 yemek kaşığı mayonez
7 yemek kaşığı yoğurt
Tuz
Zeytinyağı
Dereotu

Yapılışı
  • Enginar saplarını ve salatalıkları rendeleyin. 
  • Yoğurt, mayonez, dereotu ve bir çimdik tuz ilave edip iyice karıştırın. 
  • Servis tabağına alıp üzerine zeytinyağı gezdirin. 
Afiyet olsun!
Görüşmek üzere.
Tasarım:Sawako Kuronuma