Sizi bugün ufak bir yolculuğa çıkarmak istiyorum. Kastamonu, Tosya'ya gidelim beraber. Bizim köyde neler oluyormuş biraz göz atalım. Sabahtan başlayan yemek telaşesine, kışlık yiyecekler için yapılan hazırlıklara, şöyle bir genel manzaraya bakalım. Ufak desem de uzun bir yolculuk olacak. Kemerlerinizi bağlayın :)
Akşam yemeği için yapılan hazırlıklar bunlar. Sabah erkenden fırın yakılmadan önce herkes evinde hazırlar yemeğini. Yavaş yavaş dolar fırının önü cabalarla (güveç), tencerelerle.
Fırın iyice ısınıp, odunlar köz olduğunda cabalar içeri sürülür. Kapısı çamurla sıvanıp, akşama kadar sürecek olan pişme kısmı başlar. Büyük kolaylık kadınlar için bu fırınlar. Sabah ver yemeğini fırına, akşama kadar istediğin işini yap, yemek derdi olmadan :)
İster kuşburnu geçir elekten, güzelce kaynatıp marmelat yapmak için,
İster kızılcık ayıkla komşularla beraber.
Köy işi yaz-kış bitmez aslında. Yazın bağla bahçeyle uğraşırsın, mahsulleri kış için hazırlarsın. Kabakları biberleri, patlıcanları süs yaparsın evine :)
Ev demişken, bizim evlerimizde böyle dolaplar vardır, duvara gömülü. Eşyalarını, giysilerini orada tutarsın. Eski köy evlerinde banyo ve mutfak da bulunmazmış. Bu dolaplar mutfak ve banyo olarak da kullanılırmış :) Nasıl olur demeyin. Yukarıdaki dolap eşyalar için kullanılan. Ama bunun aynısından diğer yanında da var ve orasının içi banyo olacak şekilde yapılmış. Banyo için bir dolaba giriliyormuş yani :) Bana korkunç geliyor bu fikir :)) Gerçi artık kullanılan ev pek kalmadı sanırım. Herkes tadilatla evine banyo, mutfak yaptırdı. Ama dışardan bakılınca hoş duruyor bu dolaplar.
Odunluklar benim favorim. Görsel açıdan çok hoşuma gidiyor.
Eveeet! Bu kadar gezdikten sonra acıktık tabi. Yemeklerimiz pişmiş olmalı. Haydi fırına :)
Fırının çamurla sıvanmış olan kapağı, etrafındaki sıva kırılarak açılıyor. Sonra gelsin mis kokular :)
Vee bakın fırından neler çıktı :) Şeker pancarı! Ben pek hoşlanmıyorum ama seveni çok. Kabuğunu soyup dilimleyip yiyorsunuz tatlı niyetine. En doğalından.. Bunlar bizimkiler :) İstanbul'a da getirdik birkaç tane. Aynı tadı vermese de modern fırınlarda pişirilebiliyor.
Zela (Zeliha) gadingem (yenge) de almış cabasını. Akşam yemeği hazır.
Bunlar keşkekler. Hiç kimse kusura bakmasın ama en güzel keşkek bizim oralarda yapılan. Lezzeti var ve yemeye değiyor gerçekten.
Çıtır çıtır kızarmış patates yemeği..
Şeker pancarı.
Ve assolistimiz keşkek :)
Özellikle Ramazan ayında bu fırınlar hergün yakılır. Tosya'da ve köylerde her mahallede muhakkak 1 veya 2 fırın vardır. Olmazsa olmazdır. İstanbul'da bizim en çok özlediğimiz şey bu fırınlarda pişmiş yemekler işte. Hiçbir yemek tutmaz yerlerini bizim için.
Uzuuunca oldu ama, umarım hoşunuza gitmiştir bu yolculuk :)
Görüşmek üzere.
Sevgiler.