5 Ekim 2015 Pazartesi

Boğaz Mevzusu /Kekikli Peynirli ekmek dilimleri

İnsanoğlunun aklı fikri hep boğaz.
-Akşam oturmaya gelin
içses: Otururken ne yesek?

-Bu akşam bize gel sevgilim, film izleyelim.
içses: Film izlerken ne yesek?

-Bigün gelin de okey oynayalım..
içses: Okey oynarken de bişeyler atıştırmak lazım.

-Haftasonu birer bira içelim.
içses: Birayla tavuk- patates iyi gider.

Tek ben miyim yoksa hep bu muhabbetlerde olayın boğaz kısmını da düşünen?^^
Bu işleri genelde öğünlere denk getirip yiyecek- içecek faslını öyle yapıyorum ben genelde.
Ama mesela şuna çok şaşırmıştım; Tosya'da günler uzun, kısa hiç farketmez, akşam yemeğinden sonra daha sofra kalkmadan çay hazır olur. Çaylar içilir, yanında çekirdek, kuruyemiş. Arkasından hemen meyve veya tatlı gelir. Bazen her ikisi de. Misafir olsun olmasın, bu akşam ritüeli muhakkaktır.
Misafire hep bir şeyler sunmak istemek güzel ve anlaşılabilir bir şey tabii. Ama benim bünyem, yavaş metabolizmam günde 3 öğün yemeği bile kaldıramazken, akşam yemeği sonrası ıvır zıvırı hiç kaldırmıyor.
İşte yukarıdaki muhabbetler olunca da mecburen o anları iyi planlamak gerekiyor.
Beni artık biliyorsunuz, dizi, film izlerken yerim yemeğimi genelde. Ya atıştırmalık, ya da normal yemekler olur bunlar.
Geçenlerde, epey oluyor, Ercüment ile bira - tavuk -film üçlüsü yapalım dedik. Bu üçlüyü güzelce destekleyecek bir de peynirli çubuklar yapayım dedim. İşte o çubukların tarifi.. Ayrıca tavukların tarifi için de buraya tıklayınız.
Kekikli Peynirli ekmek dilimleri (Cheese Bread Sticks)
Malzemeler (1-2 kişilik)
1 cup + 1 yemek kaşığı un
1/2 su brd. ılık su -gerekirse 1 yemek kaşığı daha
1 çay kaşığı instant maya
1 çay kaşığı tozşeker
Tuz
2 diş sarımsak
1 yemek kaşığı zeytinyağı
İri tuz, kekik

Yapılışı
  • Hamur için bir kapta 1 cup unu, tuz, şeker ve mayayı karıştırın. Üzerine ılık suyu ekleyin, bir çatal veya kaşıkla iyice karıştırın. Ekmek hamuru kıvamında olmalı. Üzerini kapatıp kabarmaya bırakın.
  •  Bir kaseye zeytinyağını koyun. Sarımsakları rendeleyin ve yağa karıştırın. Kabaran hamuru yağlı kağıt serili tepsiye uzunca yayın. Üzerine sarımsaklı karışımı sürün. Kekik serpiştirin.
  •  Rendelenmiş kaşar peyniri de serpiştirip önceden ısınmış 180 derecedeki fırında pişirin. Pişen ekmeği ince dilimlere kesip sıcak sıcak servis edin.
 
Ben ekmekleri ve tavukları bandırmak için patlıcanlı dip sos da hazırladım o gece. Ayrıca bir de hazır peynir çubuklarından kızarttım. Ama peynir çubuklarını hiç beğenmedim ben. Tekrar alacağımı sanmıyorum. Hazır kokusu mu desem, yağ kokusu mu desem, bir şey rahatsız ediyor. Bu ufak notu da iliştirip kaçıyorum ben. Bu hafta yayınlanacak ve bekletmeye dayanamadığım yeni tariflerim var.
Yakında görüşmek üzere.

Sevgiler.

12 yorum:

  1. Eline sağlık gayet basit ve lezzetli olmuşlar sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar, çok leziz ve iştah açıcı görünüyor. Ellerinize sağlık.

    Saygılar.

    YanıtlaSil
  3. İç ve ötesi:)
    Nefis görünüyor ellerine sağlık,
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Ayyy Deniiiiiz;
    Bu sıra yorumlarıma hep böyle başlıyorum ama yani kesinlikle hak ediyor:)
    Boğaz da boğaz senelerdir tek düşündüğümüz bu. Çocukluğumda da böyleydi şimdi de. Şu sıra yani bizim nesil daha iyi aslında, azıcık dert edindik kendimize az yiyelim, sağlıklı yiyelim falan. Bence misafir gelince asıl konu onlara ne pişirmek ne tıkıştırmak olmamalı, neler konuşacağız nasıl geçecek falan olmalı ama nerdeee. Bunları söyleyen benin bile içine biri gelince sürekli yedirmek isteyen yaşlı bir teyze kaçıyor. Hababam yiyin gari modundayım:) Oysaki nefret ediyorum bu durumdan. Sanki insanlar aç da bize doymaya geliyorlar. Doymasınlar kardeşim, sohbet eşliğinde atıştırsınlar. Benim evimde öküz gibi doymak zorundalar mı yaaa. Ayyy sonra nasıl vericez bu kiloları diyoruz. Aynı şey kendimiz için de geçerli. Evde devamlı yeme halindeyiz. Ay evde yiyecek bir şey yoksa panik havası oluyor sanki bir gün aç kalsak öleceğiz. Allahtan eşim anlayışlı biridir canım yapmak istemez olur der, kahvaltı edelim derim olur der, çoğu zaman özenir döktürürüm ama arada istemediğim de oluyor. İnan yemekhanede daha az yiyoruz akşamları, evde ne zaman bir şey yapsam nefes alamayacak kadar doymuş oluyorum. Anlayamıyorum bilinçaltımda aç kalıp öleceğimi mi düşünüyorum acaba. Bence tamamen genetik, tamamen toplumsal aynı zamanda. Şu yabancı tv yemek programlarında adamlar iki kap yemek yapıyorlar. Mesela çeşitli salatalar ve güzel soslu bir makarna. Ne güzel keyifle şarap eşliğinde yiyorlar. çünkü amaçları sadece yemek de doymak değil keyif almak. Ben gelene iki kap yemek yapsam arkamdan dedikodu yaparlar ayyy bi misafirliğe gittik de bize doğru dürüst yiyecek bir şey bile çıkartamadı diye:) ahhaahaa sinirim bozuldu bak şimdi düşününce. Ne doluymuşum. Evet valla doluyum. Öyle çok da kimseyi evimde ağırlamadım henüz ama çok hain planlarım var. Kesinlikle ailemizin misafirler için geleneksel menüsü olan fava, barbunya fasulyesi, patlıcan biber kızarması üçlüsünden uzak duracağım. Pilav yanına et sote ve püre mevzusunu da açılmamak üzere kapatmalıyım:):) Ama özde harbiden bizim kültürde misafir ağırlamak acayip önemli bir durum. Kendimi misafirler gittiğinde ki iyi ayrıldılarsa atomu parçalamış gibi hissettiğim oluyor, atom da o sıra beni parçaladı tabi:)
    Ahhaaha bunları kendi blogumda bu kadar açık açık yazamadığımdan uzattım biraz. Ama şu yorumu kopyalayayım da bundan yeni bir yazı çıkartırım ben:)
    Öpüldün
    Az yiyelim bolca konuşalım içelim eğlenelim..
    Ayrıca ellerine sağlık sevdim bu tarifi, not alıyorum denizcim.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahahaha! Gerçekten de nedir bu misafiri tıka basa doyurma içgüdümüz. İçgüdü olmuş artık bizde bu. Misafir = yemek :) Biri gelecekse ilk düşündüğüm şey ne yesek oluyor. Sanki açız hepimiz de o anı bekliyormuşuz gibi. Halbuki otur iki lafın belini kır di mi. Ama bak şimdi iki laf ederken de yanında bi çekirdek ne bileyim bi tatlı olsun be! :P Bak yine kafa rahat durmuyor, gidiyor yemeğe doğru :)))
      Yabancı kültürleri sevmişim, özenmişimdir. Kuzenim Polonyalı biriyle evlendi. O bahsetmişti Polonyo'da yedikleri bir akşam yemeğinden, saatlerce masada oturup şarap-yemek eşliğinde uzuuuuun uzuuuuun sohbetler ettiklerini. Ki görürüz filmlerde dizilerde. Özeniyorum ne yalan söyleyim. Şöyle kendi düzenimi kurayım benim de düşüncem, isteğim o. Ama bu biraz da toplumsa olarak fakir bir milletten gelmemizle ilgili. Zor zamanlar geçirmiş, yokluk görmüş bizden öncekiler hep. Yemekte konuşulmaz, yemekle oynanmaz, doyulup kalkılır sözleri işlenmiş bünyemize adeta. Doyduysak hobaaa kaldıralım sofrayı çekilelim köşelerimize. Budur yani. Elin Avrupalısı hep bir sosyete, hep bir sosyete, bizim gibi değillermiş ki. Neyse biz de girelim bu işe. Çığır açalım misafir sofralarımızla :) Gelen önce iki konuşur iki kap koydu diye, sonra baktı tutuyor, iyi de oluyor, ağır ağır yemesi, sohbetle keyif alması, susarlar :)
      Kendi bloğunda bu kadar açık yazsan yanlış anlar akraba felan görür de :)) ama sonuçta yemekten kısmak için değil, daha kaliteli, sağlıklı zaman geçirmek için bu düşünceler. Az yemek önemli ve bir an önce hayata geçirmeliyim ben de. Bazen kendimi tutamadığım oluyor^^
      Teşekkürler bu güzel hoş sohbet için.
      Sevgiler.

      Sil
  5. Ah o atıştırmalıklar hepside şahane olmuşlar, ellerinize sağlık.. Benim iç ses yersen kilo alırsın diyor:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benimki de^^ Ama bir taraftan da ye ye diyor :)))

      Sil
  6. Bu güzel tarif için teşekkürler.

    YanıtlaSil

Tasarım:Sawako Kuronuma