Epey ara verdim yine. Bayram falan da iyi geldi üstüne.
Nerede kalmıştık?
Kanyonlarda.
Valla Kanyonu'ndan çıkıp Horma Kanyonu'na doğru yola çıktık aynı gün. Artık çıktığımız dağları inmekteydi sıra. Yine yollarda kıvrıla kıvrıla Pınarbaşı'na yaklaşıyoruz. Horma Kanyonu da yol üzerinde hemen. Buranın Pınarbaşı ilçesine yakın olması büyük nimetti bizim için. Dağ yollarında harcanan vakitten sonra çabucak ulaşılabilen bir yer olması çok güzel. Şansımız yaver gider de Çatak Kanyonu'nu da aynı gün görebilirsek, ertesi sabah erkenden Cide için yola çıkmayı planlıyorduk. Çünkü Cide- Tosya arası epey vakit alacak diye düşünüyorduk ve karanlığa kalmak istemiyorduk. En sonunda bize geldiğimizi gösteren, Küre Dağları Milli Parkı - Horma Kanyonu tabelasını da görüp geçiyoruz altından.
Horma Kanyonu'na vardığımızda piknik yapan aileler vardı girişte. Ayrıca ahşap yürüyüş parkuru yenileniyordu ve işçiler de oradaydı. Keyifli bir şekilde parkura giriş yaptık biz de.
Valla kanyonunda suya yaklaşamadığımız ve tepeden seyretmek zorunda kaldığımız için burası çok hoşumuza gidiyor. Suyun sesi eşliğinde parkurda ilerliyoruz. Çok fazla gitmeden bir köprüden geçiyoruz. Sallandığı için epey korkarak geçtim ben.
Buradaki tepeler de yüksek kayalıklardan oluşuyor. Suyun içi yıllarla aşınmış kayalarla dolu. Epey ilerledikten sonra ahşap parkur yenilenme aşamasında olduğu için, giriş yasak olan kısımdan geri dönmek zorunda kalıyoruz.
Horma Kanyonu'nda çok vakit harcamasak da saat bayağı ilerlemiş, çünkü Valla Kanyonu'na giderken ve dönerken biraz vakit kaybettik. Sona kalan Çatak Kanyonu geceleyeceğimiz Azdavay'a oldukça yakın olduğu için biraz rahat gidiyoruz oraya doğru.
Tabeladan sonra birkaç km daha gitmek gerekiyor.
Ancak havanın karmasına 2 saatten az bir zaman kalmış ve vardığımız Çatak Kanyonu girişinde bizden başka insana dair hiçbir belirti yok. Tırsıyor muyuz?
Evet :))
Bir de yabani hayvanlar tabelası da eklenince olaya :))
Cesaretimizi toplayıp, "Geldik canım o kadar, görmeden gitmeyelim" diyerek giriyoruz parkura.
Bu arada buradaki parkur engelli dostuymuş. Ancak bizim için biraz vakit kaybettiren bir parkur, çünkü zigzaglar çizerek gitmeniz gerekiyor ve yükseldikçe kenarlarda korkuluk olmaması insanı korkutuyor (çok yüksek olmasa da).
Hava kararmak üzere olduğu için ve aklımızda yaban domuzu, ayı gibi hayvanlar olduğu için devam edip etmemekte kararsız kalıyoruz. Çünkü neredeyse 500 metre ilerledik ancak sudan hiç bir iz yok. Şelale sesi gelir umuduyla, belki yaklaşmışızdır diyerek azıcık daha ilerliyoruz ancak, benim de mızıkçılığım sonucu geri dönmeye karar veriyoruz :) Karar vermemizle beraber koşar adımlarla geri dönüyoruz ışığa doğru..
Sabah yola erken çıkacağımız için Çatak Kanyonu'nu maalesef böylece terkediyoruz. Buralara nasıl olsa bir daha yolumuz düşer diye düşünerek Azdavay'a dönüyoruz.
Çatak Kanyonu'nu tamamen görememiş olsak da, orada yaşadığımız heyecan ve azıcık yürüdüğümüz parkurunu anlata anlata bitiremedik tabi :) Unutamayız da elbet.
Fotoğraflarda göreceğiniz gibi, o çevrelerde sadece kanyonlar değil, şelaleler, mağaralar gibi bir çok güzellik var görülmeye değer. Vakit kısıtlı olunca biz göremedik buraları, ancak dediğim gibi yolumuzu elbet düşüreceğiz tekrar.
Şimdilik görüşmek üzere.
Blogunuzu inceledim ve çok beğendim, paylaşımlarınızın devamını bekliyorum, siz de beni izlemeye alırsanız sevinirim https://hastaliktakip.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilBeğenmenize sevindim. Teşekkürler.
SilNe güzel bir yer burası doğa ile iç içe :)
YanıtlaSilhttp://tembelprenses.blogspot.com.tr/
Ne kadar güzel yerler, mis gibi de kokuyordur o ağaçlar
YanıtlaSil