22 Ekim 2014 Çarşamba

Haydi kapın torbalarınızı mantara gidiyoruz!

Ben İstanbul ağzıyla böyle dedim de, bizce aslı şöyle;
 "Gaaayz gadinge! Çıkınını al da gel, mantara gidiyoz!"
Kurban bayramındaki köy ziyaretimizde, biz kardeşlerin tek beklentisi mantar toplamaya gitmekti. Zira hepimiz onun hayaliyle gelmiştik köye. İkinci gün işler güçler bitince, herkesin "ohooo çok geç kaldınız siz, toplamışlardır hep mantarları" dediği bir saatte, "olsun, bahtımızda ne varsa, amaç eğlenmek" diyerek, babamın bizi tüm caydırma çalışmalarının ardından hadi gidiyoruz demesiyle başladı gezimiz. Doluştuk çoluk çocuk babamın minibüsüne :)
Mantar toplamak uzun, sabır gerektiren bir iştir. Yazım da uzun ve bol fotoğraflı olacak. Bakalım kaç kişi mantar toplayabilecek..

Yol üzerindeki bir kulübe..
Bizim civarın en büyük köylerinden, Sekiler Köyü'nün yoldan görünüşü.. Çok eskiden, sanırım 30 küsur yıl önce evlerden birinde çıkan yangınla köyün büyük çoğunluğu yanmış. Devlet yardım etmiş ve insanlar yeni evler yapmışlar.. Biraz daha gelişmiştir diğer köylere oranla.
Babam bizi Habib'in Yaylası dedikleri yere götürmeye karar verdi. Duyduklarına göre orda mantar çok oluyormuş. Habib Dayı dedikleri kişiyi ilkbaharda sanırım, ayı yakalamış. Babam geldiğimiz gün anlatmıştı. Ayı onu öldürmemiş ama epey hırpalamış, kaburgaları kırılmış. Uzun süre hastanede kalmış. Bu hikayeyi anlatış şeklinden (dalga geçmiyor ama atmış tutmuş diyince) biraz gülesim gelmişti benim ama çok korkutucu bir olay olsa gerek. Ucunda ölüm var.
Yolda biraz ilerledikten sonra yavaş yavaş kenarda köşede durmuş arabalar görüyoruz. Babam, buraları toplamışlar, bak herkes mantara çıkmış diyor. Biraz ilerleyince artık denemeye, şöyle bir bakınmaya karar veriyoruz. Önce babam hepimizi etrafına topluyor, size brifing vereceğim diyerek. Toplamamız gereken mantarları (kendisi de çok iyi bilmediği için bize sadece 2 çeşidi, kanlıca ve koç mantarlarını) gösteriyor. Bunların dışındakileri almayın diye tembihliyor bizi. Nerelerde bulunacağını ve çok aşağılara inmememizi söylüyor. Artık yerlere bakına bakına yürümeye başlıyoruz. "Aaa mor çiğdemler de çıkmış" diyerek birbirimize göstermeye başlıyoruz.
Bitki örtüsü öyle güzel ki, her yerde çeşit çeşit mantar var. Beyazlar, turuncular, sarılar, yeşiller, kozalaklarla, çam iğneleriyle, sonbahar yapraklarıyla karışmış. Her yer rengarenkti.
Minik minik bu mantarlar epeyce yayılmıştı etrafa ve öyle sevimlilerdi ki..
Ben yenilebilir mantarların görüntüsüne pek aşina olmadığım için orda burda bir sürü zehirli olduğunu düşündüğümüz mantarları fotoğraflamakla meşguldüm epeyce. Artık ilerledikçe bizimkilerden "aa koç buldum, burada bir sürü var gelin" gibi sesler yükselmeye başlamıştı. Ben heyecanla her birine koşup buldukları mantarları inceliyor ve fotoğraflıyordum.
Şuranın güzelliğine bakar mısınız? Tüy gibi incecik ve yumuşacık görünmüyor mu bu yeşil örtü?
Bu mantarları abim bulmuştu. Pürçek mantarı dediğimiz yenebilen bir tür.
Ve sepetim yavaştan dolmaya başlıyor, bunlar bizimkilerin bağışları :)) Yani ben henüz bulamadım hiç :( Koç, kanlıca ve pürçek mantarları var şimdilik.. Koç mantarının da çeşitleri varmış. Her bulduğumuzu toplayıp babama götürünce anladık. Bakıp hepsini atmıştı  :) Bunlar sütlü koç diye. Dokunduğunuz yerlerden beyaz sütü çıkıyorsa sütlü koçtur. Biz yenir mi yenmez mi bilemedik attık onları. Bir de biberli koç var ki onu yerken anlıyorsunuz :D Acımsı bir tadı oluyor. Ama zararı yok. Bize birşey olmadı yani :))))
Minik beyaz mantarları gördünüz mü? Çok küçük ve sevimlilerdi :)
Ve artık ben de ilk mantarımı buluyorum. Hem de kocaman üç tane koç mantarı :)
Artık buradan da gideceğiz. Babam topluyor hepimizi. Ablamlar aşağılara inmişler iyice. Elinde kocaman çok farklı bir mantarla geliyor. Şaşırtıcı ama yenebiliyormuş. Geyik mantarı. Gerçekten geyik boynuzu gibi duruyor.
Bu da başka bir geyik mantarı. Şapkanın üst kısmı kabuk gibi, altı da bu şekilde saçaklı. Et kısmı ise beyaz.
Yolda biraz ilerledikten sonra başka bir yerde duruyoruz, yine kısa süre için. Bu sefer de aşağıya, yolun sol tarafına inelim diyoruz. Burası sağ tarafından daha dik. Dikkatlice aşağılara doğru iniyoruz. Babam bulmuş bile birşeyler :)
İşte bir koç daha saklanıyor. Artık gözlerim alıştı topraktaki görüntülerine.
 Ve ilk kanlıca mantarım :) bundan sonra da gerisi geliyor.
Burada daha kısa kalıyoruz ve son durağımıza doğru ilerliyoruz.
Arabadan inip şöyle bir etrafa bakındığımda, bir çalılık kümesinin içinde onlarca kanlıca mantarı buluyorum.
 Babam da yanımdaki çalılıklara bakıyor :)
Bu beyazın adı puf mantarıymış. Değişikti.
Biraz daha aşağılara iniyorum. Bizimkilere sesleniyorum ama ses yok.
Bu fotoğrafları çekiyorum. Biraz oyalanıyorum..
Bu yoldan sapıyorum :) Bir mantara rastlıyorum ama korkuyorum da. Bizimkilere sesleniyorum tekrar. Yukarıdan çok uzaklaşmadım, babam yukarıda ama aşağıya bizimkilerin yanına inmek istiyorum. Tam gördüğüm mantarın fotoğrafını çekecekken ilerden bir hışırtı duyuyorum ve kısa da sürmüyor. Bizimkilere yeni seslendim ve ses çıkmadı, onlar da değil. Bütün bunları birkaç saniyede düşünüyorum. Ve kalbim öyle hızlı çarpmaya başlıyor ki koşa koşa yukarı doğru kaçmaya başlıyorum. Arkama hiç bakmıyorum bile :)) Habib Dayı'nın karşılaştığı ayıyı düşünüyorum :)
 Nereden geldi o ses bilmiyorum, belki tavşan felandı ama beni öyle çok korkuttu ki tekrar aşağı inmedim. Yukarıda babamla takıldım :))
Bizimkilerin bulduğu mantarlardan biri, Tavuk Ayağı deniyormuş bu mantara. Yeniyor diye biliniyor.
Artık herkes geldi ama açız tabi. Kaç saattir mantar topluyoruz. Yorulduk da. Annemin gelirken son anda kaptığı yaprak sarması dolu tencereyi açıyoruz. Eniştemin yaktığı ateşe de birkaç mantar atıyoruz. Yanımızda bol tuzumuz ve ekmeğimiz de var. Açık havada közde mantar ziyafeti yapıyoruz.
 Artık gitme zamanı. Gitmeden bir avuç kuşburnu topluyorum.

Artık yorulduk.. Dinlenme zamanı :)
Buraya kadar bana eşlik eden herkese teşekkürler.
Bu arada "gadinge" bizim oraların dilinde yenge demektir. "Kııız yenge" diye seslenmek de "gaaayz gadinge" olmuştur :)
Yeni bir yazıda görüşmek üzere..
Sevgiler.

17 yorum:

  1. Sizinle mantara çıkmış kadar oldum ellerinize saglık çok güzel herşey.Bende çok severim mantarı ve mantar toplamasını.Her bulduğun mantarda altın bulmuş kadar sevinir ve heyecanlanırım.Sevgiyle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet öyle oluyor, her bulduğum mantara çok sevindim :) Çok eğlenceli bir iş. Beğenmenize sevindim. Sevgiler.

      Sil
  2. deniz bayıldım yayının her ayrıntısına
    anneciğim şimdi alzaymır,
    o hangi mantarı derse onu yerdik,en çok da kanlıca.neler neler yapmazdı ki,böreğini,turşusunu,yemeğini,
    nasıl canım çekti,annemi de çok özledim
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah çok güzel olur böreği de. Turşusunu yaptım ben de, henüz açmadım ama :) Annenize acil şifalar diliyorum, zor hastalık. Allah kolaylık versin. Sevgiler.

      Sil
  3. Demek yalnız değilmişim.Bayramda ben de memlekete gittim.Baktım çarşı pazar mantar kaynıyor bu kadar bol mu dedim bu yıl ,hava yağışlı arkası güneşli oldu dediler giden eli boş dönmüyor dediler.ben de gitmek istiyorum dedim.Yıllar varki ben mantar toplamamıştım.En son belki orta okul-lise yıllarında.Sonra üniversite başka şehir ordan başka şehir derken değil mantar zamanı memlekette olmak tatile hasret geçiyor günler büyük şehirin koşturmacasında.Velhasıl bu defa kaçırmak istemedim.Eşim hiç toplamamış bilmiyor da ona da bir heyecan geldi atladık arabaya uzak bir ormana kadar gittik.Ben yemesinden çok toplamasının derdindeyim.Bulumazsam sinir olurum o derece yani.Oğlum da ilk kez yaşadı ya bu duyguyu adım adım peşimde bu mu anne diye diye.O görsün o heyecanı tatsın diye gözler olmuş radar.Ama kısmetimiz boldu çok şükür sepetler dolusu bulduk.Nasıl özlemişim o duyguyu.Geziyoruz buralarda pikniğe ormana gidiyoruz ama hikayeymiş.Oradaymış gerçek orman ,havası ,sunduğu mucize bile başka.Yaradan tüm şifayı koymuş sermiş önümüze.Benim için tatilin en güzel zamanlarından biri ailem ile o keyfi yaşamak oldu .Şimdi siz böyle anlatınca o fotoğrafları görünce tekrar bir gülümsedim.İyi ki gitmişim dedim.Bir daha nerde öğrenecekti oğlum mantar toplamak diye birşeyi.Şimdi onun da çocukluk anısı oldu benim gibi.Bu yemesinden daha keyifli değil mi.
    Aman ne çok yazdım çoştukça çostum burda.Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne iyi ettiniz :) Mantar toplamak çok büyük keyif. Benim olmadı ama ablalarım anlatırdı hep babaannemle dağlara giderdik mantara diye. Ben de daha önce bu kadar çok toplayamamıştım. Çok keyifliydi. Bu sene her yerde öyle oldu sanırım. Çok mantar var. Annemler hala toplamaya gidiyorlarmış. Ama köylüler bu sene çok oldu seneye olmaz diyorlarmış. O yüzden annem salamur kuruyormuş hep topladıklarını. Bir de mantar çok beklemeye gelmiyor. Toplar toplamaz temizleyip pişireceksin yoksa kurtlanıyor hemen. Çok bol olunca işler de zorlaşıyor. Çoğu insan yıkama derdi var diye gitmiyordur. Ben bile ertesi gün keşke birazını görmezden gelseydik demiştim :D
      Eşiniz ve oğlunuzla ne güzel bir anınız olmuş. Umarım tekrarlanır zaman içerisinde. Sevgiler.

      Sil
  4. Deniz;
    Bilgisayar ekranına yapışık bir şekilde okudum bu güzel yazını. Tanrım ne kadar da çok mantar varmış orada. Bayıldım. Hepsi sihirli gibiiiiiiii:) O siyah mantarı da merak ettim unutmadan yazayım, o yenmiyor mu onun hakkında bir şey yazmamışsın sanırım:) Heyecandan anlamamış da olabilirim tabi. Pud mantarını sevdim ama yemeyi aklımdan geçiremedim bir türlü, öbür miniş beyaz ve turuncu şapkalılar daha tatlı geldi. O turuncu olanlar da sanki balkabağı tadı varmış gibi hissettirdi bana. Kanlıca mantarını beğendim çok kibar, cici bişey, pek naif gibi. Geyik mantarı mantar delisi olan eşime göreymiş tam. Onu erol taş kıvamında yerken hayal ettim çok güldüm, ama bir sonraki modelini sevmedim kirpi gibi. Yine de tadını merak ettim. Bana sanki mantarların hepsi aynı tatdaymış gibi geliyor. Bir türlü ayırımına varamıyorum. O sepetin içindeki mercanımsı modelleri de çok sevdim, orada kocaman duran da enteresan geldi, home tv de izlediklerime benzettim. Ay mantar sevmeyen ben şimdi hepsinin tadına bakasım geldi şaşırdım kendime. O en baştaki yerdeki kırmızı mini mantarlardan burada bizim bahçede de çıkmıştı ellemedim ama zehirlidir diye yenmiyor da dediler. Keşke çıksa da buralarda bizde toplasak gidip. Burada netten araştırdığım kadarıyla çimen mantarı diye bir mantar bulabiliyoruz. O dibindeki tırtıklı kısımları kahverengi olan. Tadını ben sevdim. Bi onu yiyebildim zevkle, çünkü bol tereyağlı tuzlu falan fırında kendim yaptım. Hiç mantar tadı da kokusu da gelmedi et gibiydi. Ama genelde bak bu çok güzel yemelisin dediklerinde hiç bir zaman aaa evet bak güzelmiş demedim, klasik mantar işte plastik gibi bişey diyordum:):) Bu sizin topladıklarınız çok tatlıymış, orjinalmiş..
    Korkmanı da anlıyorum. Öyle bir yerde bir hışırtıyla tanışan kim olsa korkar. Hele ki ayı hikayesinin üzerine. Amcayı da allah korumuş, ayı dan sıyrılmak zor iş. Belgesellerde izliyoruz ahh ne heybetli ve güçlüler. Vahşi hayatta yakından görmediğim için ayı figürü winnie the pooh'dan ibaret kafamda, bal yiyen tombik tosbalak hayvanlar gibi düşünüyorum:):) Belgesellerdekiler adeta bir canavar.
    Neyse daha çok yazasım var ama sıkmayayım. Çok güzel bir yazı olmuş. Arada döner döner okurum ben yine. Afiyetler olsun. Belki bir gün benim de böyle bir anım olur kimbilir.
    Sevgiler ve selamlar canım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tuğba yorumlarını, yazılarını okumak bana keyif veriyor, yazmaktan çekinme.
      Oralarda mantar çeşidi olmamasına üzüldüm. Belki vardır dediğin gibi. Bu tür mantarlar daha çok meşelik, çamlık ormanlarda oluyor. Toprakta fotoğrafını çektiklerimin çoğu yenmeyen mantarlar maalesef. Biz de çok iyi bilmediğimizden çoğu türü toplamıyoruz. Bir de köylüler her yerde her mantarın yenmediğini söylediler. Mesela bir tepedeki kanlıca mantarı yiyeni rahatsız edebilirken, diğer bir tepedeki aynı mantar çok lezzetli oluyormuş. Bir de ilkbaharın bir tür mantarıyla sonbaharda çıkanı aynı olmayabiliyormuş. Tutma derler bizde, mantar tuttu gibi, rahatsız ediyormuş bazı yenebilen türler bile. Yani mantar işini bilmek gerekiyor. Biz o yüzden bu turuncu ve beyazların dışına çıkmamaya çalıştık. Mercan gibi olanlar pürçek dedikleri tür, yenebiliyormuş ama biz bayram olduğu ve ziyaretler olduğu için evde pişirip yiyemedik, geyik mantarı da aynı şekilde. Annem ne yaptı onları bilmiyorum. Bu arada o puf mantarı da yenmeyenlerden.
      Senin dediğin çimen mantarına baktım, içi kahverengi gibi. Bizim orda da var ondan. İçikızıl diyorlar. Boya veriyor hafif kahverengi kısmı. Bu arada yenen her türlü mantarı börek yapmanı tavsiye ederim. Soğanla birlikte nefis bir börek içi oluyor mantardan. Ben de çok çeşit deneyemedim henüz mantarda ama turuncu olanları böyle tuzlayıp közleyince nefis oluyor. Bir de tavada azcık yağla bütün olarak kızartınca. O toprak kokusu bu mantarda yok. Biraz daha lezzetlidir. Bir de pişince hırt hırt oluyor. Yemesi keyifli aslında.
      Ayı, yaban domuzu, tavşan gibi hayvanlar oluyor bizim oralarda. Tüm o sessizliğin ortasında bir hışırtıyla karşılaşınca kalbim duracak sandım :)) Korkmamak elde değildi gerçekten.
      Seninle konuşmak keyifliydi :) Teşekkürler uğradığın için. Görüşmek üzere.
      Bu arada eğer gerçekten mantar toplama keyfi yaşamak istiyorsan, İstanbul'da Ağva'da eğer bir gün yılın bu dönemlerinde veya sonbaharda bulunursan mutlaka mantar etkinliğine katıl :) Bu hafta cumartesi yine var. Gitmek için sabırsızlanıyordum ama hava kötü olacak diye duyduk, gidemeyeceğiz sanırım. Mantar uzmanı Jilber Barutçiyanla birlikte mantar toplama ve arkasından katılanlarla birlikte tüm gün sürecek güzel bir etkinlik, üstelik katılım ücreti de istemiyorlar. Ağva turizmine katkıda bulunması ve tanınması için düzenleniyor her sene. Yani köyüm yok, mantar toplayabileceğim bir yerim yok diyenler için tatmin edici bir etkinlik. https://www.facebook.com/exploreagva?fref=ts bu linkten bir göz at istersen.

      Sil
    2. Son paragrafta yılın bu dönemlerinde ve ilkbaharda demek istedim :)

      Sil
  5. Deniz'ciğim, öncelikle fotoğraflara bayıldımm...
    Bu konuda gerçekten çok iyisin.
    Mantar en sevdiğim şeylerdendir ama her çeşidine güvenemiyor insan. Bilinçli olarak toplamak çok önemli gerçekten.
    Sevgiler canım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mantar çok tehlikeli bir konu dediğin gibi. Yenilebilirliği araştırılmalı kesinlikle.
      Fotoğrafları beğenmene sevindim :) Sevgiler.

      Sil
  6. cok guzel ne kadar değısık mantarlar varmıs ama ben sımdıye kadar sadece kültür mantarı yedım emeklerıne sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Çok çeşit var aslında. Yenebilirler de çok çeşitli ama tabi kesin bilemediğimiz için pek çeşide girmiyoruz biz. Tehlikeli çünkü.

      Sil
  7. doğa aşığı bir insan olarak bayıldım bu görüntülere ,mantarlar ne kadar güzel görünüyor renkleri çok güzel teşekkür ediyoruz bu güzellikleri bizimle paylaştığın için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de teşekkür ederim uğradığın için.

      Sil
  8. fotoğraflara bayıldım, adeta birlikte dolaşmış olduk oralarda.. Teşekkürler, sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevindim beğenmenize. Teşekkürler uğradığınız için. Sevgiler.

      Sil

Tasarım:Sawako Kuronuma