Bu ara bloğuma pek fazla zaman ayıramıyorum. Taşınma esnasında bilgisayarımın, power kablosu ve monitörü bilgisayara bağlayan kabloları kayboldu. Dolayısıyla bilgisayarımı açamıyorum. Bu hafta sonu buna bir çözüm bulmaya çalışacağım. Makinede biriken fotoğrafları ordan burdan Google +'ya yükleyip burayı boş bırakmamaya çalışsam da her zaman fırsatım olmuyor.
Bu fotoğrafları da çekeli epey oluyor. Sevgili Meliha'nın çeşitli otlarla yaptığı salatalar, yemekler öyle hoşuma gidiyordu ki bir gün artık dayanamayıp işyerimin yakınındaki pazara küçük bir ziyaret yaptım. Tüm tezgahlara bakıp da farklı otlar bulamayınca artık umudumu kaybetmeye başlamıştım ki, yaşlı bir amcanın tezgahında bu güzelliklere rastladım. Nedir, ne değildir soruşturduktan sonra aldım yarımşar kilo. Kazayağı ve gelincik otları. Öyle mutluydum ki anlatamam :)
Akşamına da hemen denemelere koyulduk. Ama çok çamurlu toplanmışlardı. Yıkama kısmı öyle uzun sürdü ki, toplayanları anmadan edemedim :) Kazayağını soğanla kavurduk, gelincik otunu da kavurup sarımsaklı yoğurtlu yaptık. Her ikisi de çok güzeldi ama yoğurtlu gelincik çok hoşuma gitti benim. Onların fotoğrafları ne yazık ki yok. Bir daha kısmet olursa artık fotoğraflarım. Ama o hafta sonu ikisini, mantar ve patatesle karıştırarak bir börek yaptım. Bence nefisti.
Börek için ayrıntılı tarif vermeyeceğim, ama kısaca bahsedeyim.
Bütün otları güzelce yıkayıp, doğrayıp, bol soğan ve minik doğranmış kestane mantarlarıyla (pazardaki adamın yalancısıyım, benim bildiğim kestane mantarının üstü kahverengi olurdu) ve rendelenmiş 1 büyük boy patatesle kavurdum. Öyle bile kaşıklayası geliyordu insanın :) Sonra da yufkalara sarıp bir kısmını aşağıdaki gibi, bir kısmını da gül böreği şeklinde pişirdim. Ispanaklı börek izlenimi verse de içindeki otların farklılığı anlaşılıyordu. Lezzeti başkaydı yani. Bu otları bulursanız denemenizi tavsiye ederim.
Herkese şimdiden güneşli ve huzurlu bir hafta sonu dilerim.
Görüşmek üzere.