5 Ağustos 2015 Çarşamba

Aphrodisias'ta kısa bir tur..

Haziran ayında yaptığımız tatilin serisini bugün bitiriyorum sonunda. Bu son yazıyı da iki part halinde yayınlayacağım. Ve artık fotoğrafları ne zaman düzenleyeceğim, hangilerini seçeceğim diye dertlenmeme gerek kalmayacak :) Bekleyen ve yayınlamak istediğim fazlaca tarifim olduğu için sabırsızlanıyorum.
Gezimizin son ve dönüş günü olan Cuma günü yine sabah erkenden kahvaltımızı yapıp otelden ayrıldık. Marmaris'e geldik ama hiç buranın sahilinden denize girmedik, küstürmeyelim dedik ve orada ayaklarımızı suya soktuk. Çarşıda son bir tur attık. O güzelim dağ manzarasına karşı son fotoğraflarımızı çektik ve Denizli'ye doğru yol aldık. Epey keyifli ve hızlı bir yolculuk sonrası Aydın yolunda Aphrodisias tabelaları görmeye başladık. Aslında buradan haberim vardı ama vakit yetmez diye planlara dahil etmemiştim. Sonuçta Pamukkale ve Hierapolis zaman alacaktı ve arabayı teslim etmeden önce yıkatmamız, temizlememiz gerekecekti. Yine de biz içimizdeki gezme isteğine karşı koyamadık. Haritaya göre çok da uzakta değildi ve bir daha sadece burası için gelmeyeceğimize göre şimdi görmemizin faydası vardı. Böylece U dönüşü ile Aphrodisias yoluna girdik :)
Vardığımızda biraz şaşkındık çünkü giriş kapalıydı. Kimse de yoktu. Burası mı değil mi diye bakınırken yolun karşısından bizi seyreden görevlileri gördük. Onlara sorduktan sonra orada turistleri bekleyen, alana götürüp getiren traktör içeri götürdü.
Kaunos'tan sonra burası daha büyük, müzesi ve satış dükkanlarıyla, çay ocağıyla falan daha düzenli geldi.
Sağdaki bina müze. İçerisi kazılardan çıkan büstlerle, heykellerle, o zamanlarda kullanılan eşyalarla dolu. Gezmek için bir yarım saat ayırmak gerekiyor. Biz hızlıca dolaştık içeride. 
 Afrodit heykeli.
 Bir savaş komutanı.
 Bu fotoğrafı çok seviyorum. Taşlara oyulmuş bu yüzler ve ifadeleri çok hoşuma gidiyor. O zamanlar nerede kullanıldıklarını merak ediyorum.
 Burası da çok büyük bir alanda. Her yeri dolaşabilmek için epey vakit istiyor ama bizim gibi hızlıca bir saat ayırarak da dolaşabilirsiniz.
 Burası Aphrodisias'ın hipodromu. İki uçta da giriş bulunmakta. Burada oturulup seyredilen karşılaşmaları da çok merak ediyorum. Keşke şöyle önümüzde bir ekran belirse ve o günlerden kesitler görebilsek :)
 Burası da tiyatro. Oldukça geniş ve sahnesi de duruyor.
 Bu fotoğrafları dönüş yolunda çektim. Aphrodisias'a giderken gözümden kaçmaları imkansızdı. Yol kenarına epeyce yayılmışlar. Bu sarı öbekler burayı biraz gerçek dışı yapıyordu benim için. O yüzden dönerken durup fotoğraflayacağıma dair söz vermiştim kendime. Hatta hemencecik defterimin arasına koymak için de bir parça kopardım :))
İşte böyle.. Pamukkale ve Hierapolis de yemeğimi yedikten sonra burada olacaklar.
Görüşmek üzere ;)
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder