9 Eylül 2010 Perşembe

İyi Bayramlar

Herkesin Ramazan Bayramı'nı kutlar, tüm sevdiklerinizle birlikte, harika geçmesini dilerim.
Ne zamandır beklediğimiz bayram geldi. Tüm hazırlıklar tamamlandı. Ziyaretler, telefonlaşmalar başladı.
Her bayramda yaptığımız Yaprak Sarması da, tatlı da hazır.
Yaprak Sarması demişken, geçenlerde bloguma Sayaç ekledim. Baktım kimsenin yorum felan bıraktığı yok, ben öyle kendi kendime konuşuyor gibiyim. Moralim bozuldu. İsteksizleştim yazmaya karşı, dedim ki bi sayaç ekleyim de bakayım girip bakan var mı diye. İyi ki de eklemiştim. Meğer kendini belli etmeyen ne çok ziyaretçim varmış. İşte o sayaçta referans gösteren bir bölüm var. Ordan görebiliyorum blogumda hangi konuya bakıldığını. En çok da geçen bayramlardan birinde eklediğim "cabada yaprak sarması" fotoğrafına bakılmış. Eh bu bayram da tarifiyle verelim de tam olsun dedim. Arife günü yapılacak olan sarmayı da cabada yaptık. Cabayı daha önce açıklamıştım ama belki bilmeyenler olur, bizim oralarda toprak kaplara caba denir. Bazı yerlerde güveç felan denir. Ama bizde cabadır o. Hatta çok esmerlere "kara caba" diye lakap takarlar :))
İşte o cabalar asıl fırına sürülür. Bayramlarda arife akşamından yakılır fırın, sabah da alınır cabalar erkenden. Ama Ramazan ayı içerisinde her sabah yakılır o fırın. Akşam ezanı okunmadan da alınır.
İstanbulda da öyle fırınımız olmadığı için biz yine cabada, ama ocakta pişiriyoruz sarmayı.


Bu geçen yaz çekilen bir fotoğraf. Kuzenim çekmiş Tosya'ya gittiğinde. Böyle bir görüntü olur işte fırının önünde, Ramazan'da her akşam. Herkes kendi cabasına bir işaret koyar karışmasın diye. Çıkınca da alır götürür evine. Ne kadar iştah açıcı görünüyorlar değil mi? Ancak yaprak sarmasını herkes yapmaz fırında. Çünkü ağzı açık olduğu için kararır yapraklar. O yeşil görüntü gider. Alttaki fotoğrafta olduğu gibi kararmış olur havayla temsa eden yerleri. Gerçi bu bizi caydırmaz, çünkü lezzeti bambaşka olur :)

             İşte bizim bu sabah pişirdiğimiz sarmamız. Üzüm yaprağından, bol naneli, dereotlu.
                                                   Pişmemiş hali. Yemyeşil, ekşi yapraklar :)
Pişirirken üstüne uyacak bir tencere kapağı kapattık ki kararmasın ve kurumasın üstü. 

 Son hali de bu işte.
Tarifi vermeden çıkmışım, iyi ki geldi şimdi aklıma.

Yaprak Sarması
Malzemeler
3 su brd. pirinç
Yarım kilo üzüm yaprağı
3 adet soğan
1 demet dereotu (eğer varsa kurusunu da kullanabilirsiniz)
Yarım demet maydanoz (eğer varsa kurusunu da kullanabilirsiniz)
3/1 demet nane (eğer varsa 1 çorba kaşığı kuru nane)
2 çorba kaşığı domates salçası
1 çorba kaşığı biber salçası
1,5 çay bard. sıvıyağ (yağ gözünüze çok gelmesin, böyle daha lezzetli oluyor)
Tuz, karabiber, kimyon
Yapılışı: Not: Öncelikle yapraklarınız eğer salamura değil de taze ise bir tencerede biraz tuzlu suyu kaynatın ve yapraklarınızı (üst üste konulmuş 10-15 yaprağı) bir kevgirle bu suya daldırıp rengi değişene kadar bekletin ve geri çıkarıp başka bir kaptaki soğuk suya daldırıp çıkarın. Suyu süzülünce bir kaba alın. Aynı işlemi bütün yapraklar bitene kadar tekrarlayın. Eğer yapraklarınız marketlerden veya pazarlardan alınan salamura edilmiş yapraklardan ise çok tuzlu olacağı için yukarıdaki işlemi tuzsuz su ile yaparak yaprakları tuzundan biraz da olsa arındırın.
Bu işlem bittikten sonra iç malzemeyi hazırlamak için pirinci ılık su ile yıkayın. (Yapraklarınız çok yumuşak ve fazla haşladıysanız pirinci sıcak suda bekletip öyle kullanabilirsiniz. ) Üzerine soğanları soyup, yemeklik olarak doğrayın. Salçaları ve yağı da ekleyip karıştırın. Tüm yeşillikleri doğrayıp harca ekleyin. En son baharatları da katıp iyice karıştırın.
Yaprakları teker teker açıp içine biraz harçtan koyduktan sonra yanlarını içe doğru kıvırıp, ne çok sıkı ne çok gevşek olacak şekilde sarın. Tencerenin (eğer varsa cabanızın) alt kısmına isterseniz yırtılan veya artan yapraklardan bikaç tane döşeyebilirsiniz. Pişerken alt sıraya zarar gelmemesi için. Sıra sıra dizdikten sonra en üst sıradan belli belirsiz görünecek şekilde su ekleyin. Üzerinden biraz sıvıyağ gezdirip kaynayana kadar yüksek ateşte, kaynadıktan sonra kısık ateşte 30 dk. pişirin. Piştikten sonra isteğe bağlı olarak bir tavada 2 çorba kaşığı sıvıyağla 1 çorba kaşığı domates salçasını kavurup, üzerine 1 su brd. su ekledikten sonra tencerenin üzerinden yavaşça gezdirerek dökün. Bu işlem çok daha lezzetli olmasını sağlar. Ama salçayı çok sevmeyenler bu işlemi yapmak zorunda değiller.

Afiyet olsun.

5 yorum:

  1. süper süper daha ne denir...

    YanıtlaSil
  2. tosyayi ozledim ,oranin ramazanlarini ozledim ,kara cabalarida ozledim:)

    YanıtlaSil
  3. keşkeeek..ramazan da yaklaşıyor. nereden gördüm o cabaları :( :)))

    YanıtlaSil
  4. Bloggerlar arasında Tosyalı birilerinin olacağını tahmin etmiştim :)) Bu konuda yazdıktan sonra ufak bir araştırma yapıp ulaştım bloguna :)emeğine, ellerine sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim ne iyi etmişsin :) Seninle tanışmak iyi oldu :)

      Sil