Bu sabah yola çıkıp da durağa yaklaştığımda karşılaştığım manzara ile "Oh! Ne güzel! Hoş geldin Eylül" diye mırıldandım. Eylül iyi ay, güzel ay da, işte okullar da bu ayda açılınca İstanbul'da trafik çilesi başlıyor. Ne güzel üç - dört aydır alışmışız -nispeten daha iyi olan yollara. Ama daha ilk günden gözümüz korktu. Benim korktu açıkçası. Çünkü işyerim ve evim arası, 3-4 durak yürüme mesafesinde, ancak biraz yokuş. Normal şartlarda araçla 5 dakikada geldiğim yolu Eylül ayından itibaren bütün kış, hemen hemen her sabah 30-45 dakika arasında alıyorum -ki bazen bu 1 saati de buluyor, bugün de olduğu gibi. Madem yürüme mesafesi, neden yürümüyorsun dersiniz tabi. Yürürken doğal olarak insan terliyor ve rahatsızlık veriyor. O yüzden sabahları otobüs tercih ediyorum. Akşamsa nasıl olsa yokuş aşağı ve eve gidiyorum diye yürüyorum. Ama gözüm öyle korktu ki, daha doğrusu yine aynı şeyleri çekmek istemediğimden sabahları da yürümeye karar verdim. Ne kadar sürer, kaç gün yürürüm bilmiyorum tabi :) Fos lafta da kalabilir bunlar. Ama karar verdim yani^^ Önemli olan da karar vermek değil miydi?
Arife günü iş yarım gün olduğu için eve giderken daha kafamda planlar yapmıştım. Blogda yayınlayacak bir şey kalmadı, hazır tatilken biraz çalışayım diye. Eve gittiğimde biraz Pinterest'teki yemek pinlerime baktım. Genelde acıktığımda ve yiyecek bir şey bulamadığımda yaparım bunu, fikir bulmak için. Ya da denenecekler listemi kurcalamak istediğimde. Taaa ne zamanlar, Joy The Baker'ın sıkı takipçisiyken pinlerime eklediğim bir tarif gözüme çarptı ve denemek istedim. Hazır dondurucudaki milföyleri de kullanabilecekken iyi bir seçimdi. Hiç vakit kaybetmeden mutfağa girdim ve hemen başladım soğanları doğramaya. Ve sonuç, tek kelime! Mükemmel!
Bunlar minik, tek seferde ağıza atmalık, kurabiye niyetine veya, biraz daha büyük şekilde börek niyetine yapılabilir. Milföy hamuru kullanıldığı için çıtır çıtırlar. Ayrıca kırmızı şarap yanında da güzel bir eşlikçi olacaktır. Orijinal tarifte gravyer peyniri de kullanılıyordu ama ben peynir kullanmadım. Ayrıca et suyu yerine veya et suyu ile birlikte bira veya şarap da kullanılabilir. Ben elimde hazır et veya tavuk suyu olmadığı için minik bir parça bulyon ve su kullandım.
Karamelize Soğanlı Milföyler
Malzemeler (20 minik kare için)
8 adet milföy hamuru
2 adet büyük boy soğan
1 yemek kaşığı tereyağ
1 yemek kaşığı zeytiyağı
1tatlı kaşığı tozşeker
1/2 su brd. et suyu (veya 1/4 et bulyonu 1/2 su brd. sıcak suda eriterek kullanabilirsiniz)
Tuz
Taze veya kuru kekik
Üzerleri için 1 adet yumurta sarısı
Yapılışı
- Öncelikle soğanı yukarıdaki şekilde veya yarım ay şeklinde doğrayın. Tavaya yağları alıp ısıtın. Soğanı ekleyip kısık ateşte pişirmeye başlayın.
- Soğanları karıştırarak pişirirken kekiği ve tuzunu ekleyin. Yanmamaları için sürekli karıştıra karıştıra kısık ateşte renkleri hafif dönene dek pişirin. Soğanların renkleri dönüp iyice pişince tozşekeri, et suyunu ekleyin ve yine karıştırarak 2-3 dakika daha pişirmeye devam edin. Suyunu çekmiş ve rengi daha koyu olacak.
- Tavayı ocaktan alın. Soğanları bir tabağa alıp soğumaya bırakın.
- Bu sırada fırını 180 dereceye ayarlayıp ısınmaya bırakın. Milföyleri dondurucudan çıkarın. Ben ravioli kalıbımı kullandım. Eğer böyle bir kalıbınız yoksa çay bardağı veya kurabiye kalıpları da kullanabilirsiniz. Benimki gibi bir kalıp kullanacaksanız kalıbınızın içini ve kenarlarını mutlaka yağlayın.
- Alta ikili milföyü serin. Birer çay kaşığı soğanı gözlere hafif bastırarak yerleştirin. Üzerine diğer hamurları kapatın, hafifçe unlayın ve merdane ile üzerinden geçerek kesilmelerini sağlayın. Kurabiye kalıbı veya bardak içinse, hamuru serin, uygun aralıklarla soğan koyun. Üzerine diğer milföyü kapatın ve kalıpla kesin. Tüm hamuru ve soğanı bu şekilde hazırlayın.
- Çıkan parçaları yağlı kağıt serili tepsiye dizin. Üzerlerine yumurta sürün ve fırına verin. Kabrıp üzerleri kızarana dek pişirin.
- Tercihen ılık olarak servis edin. Tadına doyamayacaksınız :)
Afiyet olsun.
Görüşmek üzere.