29 Ocak 2013 Salı

Pembe Düş İçeceği / Şeker Pancarlı Smoothie

Merhabalar :)
Aslında bugün burada nefis bir ekmek tarifi ve haftasonu kaçamağımızın fotoğrafları olacaktı. Ama dün akşam işten eve dönerken ani bir kararla biraz ıspanak ve muz alayım da smoothie yapayım derken, marketin manav reyonunda ne zamandır karşılaştığım şeker pancarları beni öyle bir cezbetti ki neden olmasın dedim :) Şeker pancarı, muz ve sıvı olarak ne eklesem diye düşünürken aklıma kefir geldi. Marketten eve koştum desen yalan olmaz :) Öyle heyecanlandım bu fikirle. Ve hemencecik sizlerle de paylaşmak istedim.
İlk yudumu almamla yanılmadığımı da görmüş oldum. Şeker pancarını turşu dışında yememiş, bloglarda da toprak kokusundan, tadımsılıktan bahsedildiğini duyup biraz çekinmiş biri olarak bu tada bayıldım. Tabii bunda muz ve çilekli kefirin de büyük etkisi olduğunu unutmamak gerekir.
Bu tarifi evinde blender olan herkese şiddetle tavsiye ediyorum. 1 tane şeker pancarı alın deneyin lütfen. Faydalarını saymama hiç gerek yok çünkü herkes biliyordur ne kadar yararlı bir bitki olduğunu. Çocuklarınız bile bayılacak bu içeceğe. Pancar tadı çok hissedilmiyor ama isterseniz muz ve kefir miktarını artırabilirsiniz.





Pembe Düş İçeceği /Şeker Pancarlı Smoothie
Malzemeler (Fotoğraflardaki bardakla 1 bardak)
1 orta boy muz
150 ml çilekli kefir
1 küçük boy şeker pancarı

Yapılışı
  • Blenderınızın kabına kefiri dökün. 1 muzu parçalara ayırıp ekleyin.
  • Şeker pancarını yıkayıp soyun. Küçük küçük küpler halinde kesip ekleyin.
  • 40-45 sn kadar çalıştırın blenderınızı.
  • İçeceğiniz hazır :)
Afiyet olsun.


24 Ocak 2013 Perşembe

Mandalinalı Çiçek Tatlı

Geçen günlerde Kanlıca mantarı alacağız diye bir semt pazarına gittik erkek arkadaşımla. Tabi bilmiyoruz mevsimi midir, bulunur mu burada pazarlarda :) Öyle gittik vardır belki diye. Canım da nasıl istiyor anlatamam. Görmüşüm bloglarda, depreşmiş yine mantar aşkım. Bulamadık tabi. Ama taze taze kültür mantarları vardı. Onları da canım istemedi. Öyle gezinirken birden burnuma mandalina kokusu geldi. İlerde bir tezgahtan geliyor ama nasıl davetkar, nasıl güzel bir koku. Oraya doğru yöneldim tabi hemen :) Renkleri çok güzeldi, kırmızımsı bir rengi vardı. Dizi izlerken yeriz diye aldık biraz. Poşetten gelen kokuyu çeke çeke gittik eve.
Tadı harikaydı ama çok çekirdekliydi. Bir kısmını yedikten sonra ben bunlarla bişey yaparım diyip eve götürdüm kalanı :) Daha yeni cupcake yapmıştım o hafta. Başka birşey olsun ama mutlaka şerbetli olsun istedim. Ben de böyle bir tatlı yaptım. Nasıl olmuş?





Mandalinalı Çiçek Tatlı (Şekerpare)
Malzemeler
1 yumurta
125 gr margarin
Yarım paket kabartma tozu
1 paket vanilya veya birkaç damla vanilya aroması
2 yemek kaşığı irmik
Un
1 tutam tuz
3 mandalinanın rendelenmiş kabuğu
Dilerseniz üzeri için yumurta sarısı

Şerbeti İçin
1,5 su brd. tozşeker
1,5 su brd. su
1 su brd. mandalina suyu
1 mandalinanın rendelenmiş kabuğu
Birkaç damla limon suyu

Yapılışı
  • Hamuru hazırlamak için margarini dilimleyip derin bir kaba koyun. Üzerine yumurtayı kırın.
  • 2 su brd. un, irmik, kabartma tozu, kullanıyorsanız vanilin veya vanilya aroması, bir tutam tuz ve mandalina kabuğu rendesini ekleyip bir çatalla eze eze karıştırın. (Veya direkt yoğurmaya başlayın. Ben çok cıvık hamurun ellerime yapışmasından hoşlanmıyorum o yüzden çatal kullandım)
  • Azar azar un ekleyerek ele yapışmayan ama çok yumuşak bir hamur hazırlayın.
  • Hamur hazır olduktan sonra düz bir zemine biraz un serpip hamurun yarısını merdane ile 10-12 mm kalınlığında açıyoruz.
  • Çiçek kurabiye kalıbı ile şekiller kesip yağlı kağıt serilmiş tepsiye biraz aralık bırakarak dizin.
  • Kalan hamuru da aynı şekilde açıp kesiyoruz. Dilerseniz üstlerine yumurta sarısı sürebilirsiniz. Ben kullanmadım.
  • Önceden ısıtılmış fırında 180 derecede kabarıp üstleri kızarana dek pişirin.
  • Onlar soğurken küçük bir tencerede şerbeti hazırlayın. Tüm malzemeleri tencereye koyup kaynatın.
  • Şerbetin ilk sıcağı çıktıktan sonra soğumuş olan şekerparelerin üzerine bir kaşıkla gezdirerek dökün. İyice şerbeti çekip soğuduktan sonra kaymak ve fıstıkla (fındık, ceviz vs.) süsleyip servis edebilirsiniz.
Afiyet olsun.

22 Ocak 2013 Salı

Bir Demet Ispanak: Ispanaklı Cupcake

Merhabalar :)
Bir demet ıspanak hikayemizin tatlı sonunu, daha fazla uzatmadan sizlerle paylaşmak istedim.
2 kişi için bir demet ıspanakla yapılabilecekleri göstermekti amacım.
Yeni evli çiftler olsun, yalnız yaşayanlar olsun, satıcıya ayıp olmasın diye :) iki kişiye bile fazla gelebilecek miktarlarda alınıp eve getirilen sebzelerden neler yapılabilire bir örnekti ıspanak. Daha çok çeşitli sebzelerle de bu şekilde olsun, farklı tariflerle olsun bu tür değerlendirmeler yapılabilir.
Evet, ilk kez üniversitede rastladığım, ilk bakışta rengine vurulduğum, sonrasında neli olduğunu öğrenince çok (hatta fazlaca) garipsediğim, ama ilk çataldan sonra bitirmesinler diye arkadaşlarımın gözlerinin içine baktığım ıspanaklı kekle tanışmam böyle oldu. Kulakları çınlasın :) yurttaki oda arkadaşımın annesi sayesinde tattım bu lezzeti. Ankara'dan bize bir koli gönderirdi. İçinde yemekler, dolmalar, tatlılar olurdu. Aynı şekilde benim ve diğer arkadaşların anneleri de gönderirdi. Veya evlerimize gittiğimizde getirirdik. İlk birkaç gün ziyafet çeker sonrasında yine kalırdık Ilgaz yemek salonunun sulu patatesine :)
Belki uzun zamandır tatlıya hasrettik o günlerde, belki de gerçekten çok çok lezzetliydi o kek bilemiyorum şimdi. Tek bildiğim hiç bitmesin istediğimdi ve hafızama kazındığı..
Yıllar yılları kovaladı unutuldu gitti o günler. Taa ki Umut Sepetin'de bunları görene kadar. O görüntü beni aldı götürdü taaaa Kastamonu'ya, Kuzeykent'teki yurt odamıza..



Bu renk gerçek, programla felan değiştirmedim. Aynı bu şekilde fosforlu gibiydi yaptığım gün. Renginin güzelliğini konuşa konuşa yedik keklerimizi :)


Ispanaklı Cupcake
Malzemeler
2 yumurta
50 gr margarin çok yumuşak
1 çay brd. tozşeker
1 çay brd. süt
8-10 adet doğranmış ıspanak yaprağı
1,5 cup un
1 paket kabartma tozu

Yapılışı
  • Margarin ve şekeri bir kapta çırpın. Yumurtaları teker teker ekleyerek şeker eriyene dek çırpmaya devam edin.
  • Sütü ve yıkanmış ıspanağı blendera koyup püre haline getirin. Bu karışımı yumurtalı karışımın olduğu kaba ekleyin ve karıştırın.
  • Un ve kabartma tozunu bir kapta iyice karıştırın. Sıvı karışıma ekleyip tahta bir kaşıkla alt üst ederek güzelce karıştırın.
  • Dilerseniz bu aşamada limon, badem veya vanilya aroması kullanabilirsiniz.
  • Karışımı cupcake kalıplarına paylaştırıp önceden ısıtılmış 180 derecedeki fırında pişirin.
  • İçleri pişer pişmez, üstleri çok kızarmadan önce fırından çıkarın.
Afiyet olsun.


Görüşmek üzere.

20 Ocak 2013 Pazar

Mutlu Pazarlar

Bu fotoğrafı öyle çok beğendim ki buraya da koymak istedim. Dün akşam üstü oturduğumuz apartmanın karşısında çekildi bu fotoğraf. Tavuklardan korktuğum için erkek arkadaşımdan rica ettim çekmesini. Malum insanı görünce koşuşturuyorlar sana doğru :)) Beni kırmadı sağolsun.
Bizim sokağın karşısından bir otoban geçiyor. Kenarları da yeşillendirildi güzelce ağaçlar dikildi. Bu çalışmalar olmadan çok önce sokağımızın Selim amcası (diğer ablamın kayın pederi) orayı bahçe yapmıştı. Domates, biber, meyve ağaçları gibi bir sürü şey ekmişti oraya. Tüm sokak da faydalanırdı oradan. Yazın birer ikişer domates, biber toplanırdı. Sonra mahalleden çekemeyen biri şikayet edince belediye ağaçlar kalsın ama diğer bitkileri sökün dedi. Selim amca da dediklerini yaptı. Sonra da oraya bir kümes kurdu :) Bir sürü tavuğu ve horozu var şimdi. Belediye de bir şey demiyor orayı kullanmasına. Köye özleminden emeklilik sonrası böyle bir uğraş buldu kendisine. Çok da iyi etti. Bizlere de iyi geliyor. Yoldan geçen insanlar arabalarını durdurup bakıyorlar tavuklara. Hoşlarına gidiyor :)
İşte böyle, yukarıdaki horoz da henüz toy :) Ama maaşallah pek de güzel değil mi?


İyi Pazarlar.

19 Ocak 2013 Cumartesi

Ton Balıklı Kuskus Salatası

Selamlar.
İki tarif üst üste hafif paylaşımlar olacak bu yazıyla :) Ama diyette değilim şimdilik. Aslında başlasam hiç fena olmayacak, çünkü yazın verdiğim kiloları birer birer almaya başladım bile! Bu durum son zamanlarda canımı sıksa da pek birşey yapamıyorum. Yazın olduğum gibi kararlı ve ciddi devam edemiyorum. Evde spor da yapıyordum ama onu da bırakalı aylar oldu, bir miskinlik çöktü üzerime. Biraz motivasyona ihtiyacım var sanırım bu konuda. O yüzden kendimi bu yiyeceklerle motive etmeye, alıştırmaya çalışıyorum. Bakalım ne zaman start vereceğim :)


Bu salatayı bu hafta işten eve erken döndüğüm bir akşam yaptım. O gün kendimi çok kötü hissediyordum, yüzüm gözüm alevler içindeydi. Bir halsizlik vardı. Ama eve gelince hiçbirşeyim kalmadı :P Dinlenmeye çekilmeden önce karnımı doyurmak için bu salatayı yaptım. Yemesi çok keyifli, çok lezzetli bir salata oldu benim için.
Bu ara sık sık çiğ olarak tükettiğim, bilgisayar başında veya dizi izlerken atıştırmak için evde bulundurduğum karnıbaharı bu salataya da kullandım. Çok sevdim karnıbaharı çiğ çiğ çerez niyetine yemeyi :)


Ton Balıklı Kuskus Salatası
Malzemeler (1 kişilik)
1 kutu 160grlık konserve ton balığı
3/4 çay brd. kuskus
3 yemek kaşığı konserve mısır
2 yemek kaşığı kapari turşusu
1-2 tane kornişon turşusu
Karnıbahar (birkaç minik çiçek)
6-7 dal maydanoz
Sosu İçin:
1/2 tatlı kaşığı hardal
1 yemek kaşığı zeytinyağı
Yarım limonun suyu

Yapılışı:
  • Öncelikle kuskusu büyük bir cezvede veya küçük bir tencerede çok az tuzla pişirin. Pişen kuskusu soğuk suya tutup soğutun. Güzelce süzün.
  • Derin bir kaba kuskusu alın. Üzerine ton balığı hariç tüm malzemeleri ekleyin.
  • Küçük bir kasede sos malzemelerini karıştırın. Kuskusun üzerine gezdirin sosu ve güzelce tüm malzemeyi karıştırın.
  • En son yağı süzülmüş ton balığını ekleyin salataya. Kaşıkla balıkları çok fazla dağıtmadan karıştırın. 
  • Bir salata kasesine alıp yiyebilirsiniz.
Afiyet olsun. 

Herkese çok güzel bir haftasonu dilerim.

16 Ocak 2013 Çarşamba

Bir Demet Ispanak 2: Armut ve Ispanaklı Smoothie

Bugünlerde kendimi kaptırdım smoothielere. Daha önce de yapıp içmiştim birkaç defa ama bu sefer nedense dadandım buna. Canım istiyor resmen her akşam. Bilgisayar başında otururken (laptop istiyorum :( ) önümde bardağım, pipetimden yudum yudum içerken Pinterest'te dolanmak pek zevkli oluyor. Bir yandan vücudumun ihtiyacı olan vitaminleri alırken bir yandan da keyif yapmış oluyorum :)


Aslında smoothie demişken, çocukları okula gönderirken her sabah bir bardak bunlardan içirseniz, tüm gün ona yetecek enerjiyi ve vitaminleri sağlamış olursunuz. Özellikle kış günlerinde onları hastalıktan koruyan bağışıklık sistemlerine resmen kıyak çekmiş olursunuz. Ispanağı, sevmedikleri meyveleri, veya sevmedikleri sebzeleri de böylece yedirmiş olursunuz.


Daha önce şurada yaptığım bir smoothie mevcut. Bu sefer armut, muz, ıspanak ve mandalina kabuğu rendesi ile yaptım. Her ne kadar meyvelerin tadı bana yetse de su kullandığım için biraz tatlandırmak istedim ve bunun için de pekmez kullandım. Tavsiye ederim pekmezi.

Armut ve Ispanaklı Smoothie
Malzemeler (2 kişilik)
2 adet yerli muz
1 adet orta boy armut(küçük dilimlenmiş)
8-10 yaprak ıspanak
1 çay kaşığı mandalina kabuğu rendesi
1 su brd. içme suyu
1 yemek kaşığı pekmez

Yapılışı
  • Benim gibi iki renkli yapmak isterseniz, öncelikle 1 muzu 4-5 parçaya ayırıp blender kabına koyun. Pekmezi, suyun yarısından fazlasını ve dilimlenmiş armudu da ekleyin ve blenderı 1-2 dk kadar, hiç parça kalmayana dek çalıştırın (armutlar el blenderında zor çekildiği için minik parçalara kestim). Karışımı iki bardağa paylaştırın. Aynı kapta diğer muzu, ıspanağı, kalan suyu ve mandalina kabuklarını blenderla çekin. Armutlu karışımın olduğu bardaklara yukarıdan dökerek paylaştırın. Bir çatalla hafif karıştırıp dağıtın ıspanaklı karışımı.
  • Dilerseniz de tüm malzemeleri blendera koyup parça kalmayana kadar çalıştırarak hazırlayabilirsiniz.

Afiyet olsun!


Görüşmek üzere.

15 Ocak 2013 Salı

Portakal Şerbetli Cupcake

Bir tıkanıklık yaşıyorum. Lavabo aç gibi bişey yok mu tıkanan beyinler için de?
Hani böyle içsek ya da burna çeksek ve bir anda kafamızda yazacak güzel sözler, yazılar, konular belirse? Bence bilimadamlarına çıtlatmak lazım bu konuyu. Biz bloggerlar olarak bu konuda zorluk çekmiyor muyuz, çekiyoruz tabii ki. Buradan bilimadamlarına sesleniyorum, bırakın koyunları, kuzuları, bizim için zihin açıcı birşeyler üretin :)
Bilimadamları bana şimdi sebze meyve de tavsiye edebilirler tabii :D Canım bak biraz taze meyve suyu, zencefil felan tüket, bizi bunlarla meşgul etme diyebilirler :)
Beni okuyan tüm bilimadamlarına selamlar :))) Seviyorum sizi.





Geçen hafta patronumun eşi elinde mis kokulu bir tabakla geldi. Portakallı kek getirmişti. Daha doğrusu ben öyle sanıyordum. İlk çatalı almamla birlikte enfes bir portakal şenliğinin ortasına düştüğümü farkettim. Anında kafamda dönmeye başladı, nasıl yapmış olabileceği. Klasik portakallı kekin üzerine ekşimsi bir şurup dökmüş. Ama nasıl olduysa şurup sadece üst ve alt kısımdan hafif içeri geçmiş. Gerisi kuru. Ama bu şurup öyle lezzetli ki tarif edemem. Kokuyu anlatmama bile gerek yoktur.  Hayır abartıyor olamam. Tek ben değil herkes bayıldı burada. Neyle yaptığını bilemiyorum tabii ki tarifi henüz vermedi :P Ama ben kendi versiyonumla da oldukça güzel idare ediyorum :)
Şimdilik benim versiyonumla idare edelim. Sonrasında gerçek tarifi alınca onu da denerim.

Portakal Şerbetli Cupcake
Malzemeler (12 adet)
2 yumurta
1 çay bdr. tozşeker
100 gr margarin (çok yumuşak)
2 portakalın rendelenmiş kabuğu
1 su brd. portakal suyu
1,5 cup un
1/2 çay kaşığı kabartma tozu
1/4 çay kaşığı karbonat

Şerbeti için
1 portakalın rendelenmiş kabuğu
1,5 su brd. tozşeker
1 su brd. su
1 su brd. portakal suyu taze sıkılmış
Yarım limonun suyu

Yapılışı
  • Kek için, bir karıştırma kabına margarini ve tozşekeri alıp iyice çırpın. Yumurtaları ekleyin ve 1 dk boyunca çırpın.
  • Portakal suyunu ve kabuklarını ekleyip karıştırın.
  • Unu, kabartma tozunu ve karbonatı karıştırıp yumurtalı karışıma ekleyin. Güzelce karıştırıp kalıplara paylaştırın.
  • 180 derecede ısınmış fırında pişirin. Pişen kekleri soğumaya bırakın.
  • Bu arada küçük bir tencereye su, portakal suyu, portakal kabuklarını ve limon suyunu ekleyip karıştıra karıştıra kaynatın. İlk sıcağının çıkması için bir 10-15 dk bekletin.
  • Soğuyan kekleri ilk sıcağı çıkmış olan şurup tenceresine atıp altlı üstlü batırdıktan sonra bir tabağa alın. Soğuduktan sonra servis edebilirsiniz.
NOT: Daha ıslak tatlı sevenler kekleri şurupta daha fazla bekletebilir.

Afiyet olsun.

13 Ocak 2013 Pazar

Bir Demet Ispanak-1: Ispanaklı Kiş

Bir demet ıspanaktan iki kişilik neler yapılabilir adlı çalışmamın ilk parçasıyla karşınızdayım :)
Biz evde iki kişi olunca ve ablam genelde yaptıklarımdan yemeyince (kötü olduklarından değildir umarım :)) -tamamen iştahsız birisi olmasından dolayı) bizim eve pek sebze girmiyor. Eh alınca da mecburen az alıyorum. Ama az almış olsam bile, yine büyük kısmı kalıyor çoğu zaman. İşte Cuma günü aldığım bir demet ıspanağın hikayesinin ilk paragrafı..

İlk kez İkea'da yemiştim geçen sene. Görüp dururdum ondan önce de yabancı bloglarda.
Ne zamandır aklımdaydı ama düne kısmetmiş. Çok sevdim ve sık sık yaparım herhalde artık.
Misafir geleceği zaman da güzel bir alternatif olabilir diye düşünüyorum.
İster büyük bir tart kalıbında yapıp dilim dilim, istersek bu küçük güveç kaplarında veya 6'lı muffin kalıplarında tek kişilik pişirip sunabiliriz. Bence hem görüntü hem de lezzet olarak güzel bir kurtarıcı olacaktır.
Yapımının çok basit olması da bir artı.




Ispanaklı Kiş (2 Kişilik)
Malzemeler
8-10 yaprak ıspanak
1 yemek kaşığı tereyağı
Orta boy bir soğanın yarısı
1 çay brd. beyaz peynir ezilmiş
1 yemek kaşığı kahvaltılık lor (isteğe bağlı)
1 yumurta
Tuz, karabiber

Hamuru İçin
3/4 cup un
1/3 cup tam buğday unu
3-4 yemek kaşığı soğuk ayran(koyu kıvamlı)
1,5 yemek kaşığı soğuk tereyağı
Tuz

Yapılışı
  • Hamur için unları ve biraz tuzu bir kapta karıştırın. Küplere kesilmiş tereyağını ekleyip çatalla ezerek karıştırın. 3 yemek kaşığı kadar ayranı ekleyin ve çatalla karıştırıp hamuru birleştirmeye çalışın. Birleşmiyorsa 1 yemek kaşığı daha ayran ekleyin. Hamuru elinizle toparlayıp streç filme sarın. Buzdolabında soğumaya bırakın.
  • İç malzeme için ıspanakları güzelce yıkayıp havlu kağıtla fazla sularını alın. İnce ince doğrayın.
  • Tereyağını küçük bir tencerede eritin. Soğanı yemeklik küçük küçük doğrayın. Tencereye ekleyin. Soğan pişip renkleri dönmeye başlayınca ıspanağı ekleyin. Tuz, karabiber ekleyip 1-2 dk tahta kaşıkla çevirerek pişirin.
  • İç malzemeyi soğuması için kenara alın. Bu sırada hamuru hafif unlu tezgahta ince bir şekilde açın. Kalıplarınızın dibini tereyağı ile yağlayıp hamuru kalıpların üzerine serin. Ellerinizle kalıpların dibine ve kenarlarına doğru güzelce yerleştirin. Merdane ile üzerlerinden geçerek kesin hamurların fazlalığını. Kenarları düzeltin ve bir çatalla taban kısmına delikler açın.
  • İç malzemeye beyazpeyniri, loru ve yumurtayı ekleyip çatalla güzelce çırpın. Kalıplara paylaştırıp, dilerseniz kalan hamurdan şekiller keserek üzerine yerleştirin (Ben kalan hamurumla minik şekiller kestim ve kaplarla birlikte pişirdim fırında. Üzerine tereyağı ile sıcak sıcak servis edebilirsiniz bu minik ekmekleri)
  • Önceden ısınmış 180 derecedeki fırında kenarları ve üstü kızarıp, kabarana dek pişirin.


Afiyet olsun!

Görüşmek üzere.

11 Ocak 2013 Cuma

Sanal Asalaklar Hakkında/ Emeğime Dokunma!


Bugün biraz sinir bozacak birşeylerden bahsetmek, kızgınlığımı anlatmak istiyorum.
Facebook sayfamda da biraz yakınmıştım ama burada da bahsetmeliyim.
Şöyle bir insan hayal edin şimdi; büyük bir hevesle blog açmış, belki hergün, belki haftada birgün mutfağına girip özene bezene güzel yiyecekler hazırlıyor. Ya da bambaşka el emeği ürünler.. Bazen olmuyor, tutmuyor, sinirleri bozuluyor. Ama yılmayıp devam ediyor denemeye. Başarıyor ve sonuçlarını yine özene bezene fotoğraflamaya çabalıyor. Güzel çıksın diye kış günü sabah bir yarım saat erken kalkıp fotoğraf çekmeye koyuluyor. Onlarca poz çekiyor sırf yaptıklarını daha güzel paylaşabilsin diye aldığı makinasıyla. Bununla da bitmiyor, akşam oturup o fotoğrafları düzenleyip, bir köşesine belki ismini yazmak için uğraşıyor, sadece emek değil, vakit de harcıyor. Belki sevdikleriyle çok daha güzel geçecek anları bunlara ayırıyor. Neden? Çünkü paylaşmak istiyor,
sonuçta insan güzel birşey yapıyorsa, bunu paylaşmak ister, başkaları da görsün, denesin, belki güzel bir ana vesile olurum diyor, hatta takdir edilmeyi bekliyor. İnsanın doğasında vardır bu. Hiçbirimiz boş yere blog açmadık değil mi?
Herneyse, şimdi de şöyle bir insan hayal edelim; birgün biri geliyor. Hooop senden, hooop benden, o emek verip, zaman harcadığımız tarifleri, fotoğrafları iki tık'la kopyalıyor, bir de kendininmiş gibi kullanıyor. Övgülere teşekkürler ediyor, kendisi denemiş gibi yorumlarda bulunuyor. Bir de diyor ki, "çok beğenildi paylaşımlarım, tariflerim, ben de dedim ki bir de site açayım."

Aynısının bir versiyonu da tariflerinizi, fotoğraflarınızı kullanıyor yine sayfasında, ama link felan vermiyor. Üstelik buna birçoğunuz gibi ben de evet kullan demişim. Link veriyorum demesine rağmen paylaşırken, tüm tarifi sayfada paylaşıyor, size yönlendirmesi gerekirken okuyucuları. Yanlış mı düşünüyorum? Ben blogculukta asla karşılıksız paylaşıma inanmıyorum. Ben paylaştığım şey için beğenilsin beğenilmesin, birkaç söz işitmek, fikirleri duymak, en azından ziyaretçilerimi görmek isterim. Sizin üstünüzden geçinip, size hiçbir geri dönüşü olmadan kullanılan herşeye karşıyım.

Şimdi şöyle bir soru gelebilir, senin tariflerin, fotoğrafların mı kullanılan?
Hayır değil. Benim değil ama sizlerin nasıl emekler verdiğinizi bilerek, oralarda emeklerinizin harcanışına içim elvermiyor. Buna öfkem. Sanane de diyebilirsiniz aslında. Belki tamam kullan dediniz ben gibi. Ama bu kişileri uyarabiliriz. Arkadaşım benim fotoğrafımı kullanıyosun bari link verseydin, blogumdan bahsetseydin diye.

Aslında böyle örnekler çok, hangi biriyle baş edelim diyoruz. Sonuçta burası internet, insanlar fotoğraflarınızı bilgisayarlarına indirip güzelce değiştirebilirler de. Önüne geçmek zor. Paylaşım yaparken bunları gözönüne alıyoruz zaten. Ama aynı benim blogum gibi blog açıp, kendininmiş gibi çörekleniyorsa üstüne buna göz yumamam.
Forumlarda, başka sitelerde, bloglarda çok kullanılıyor evet. Biz sadece rastladıklarımızı görüyoruz. Ama bu gördüklerimiz için birşeyler yapmalıyız diye düşünüyorum.

8 Ocak 2013 Salı

Portakal Pelteli, Çikolatalı Mus Kremalı Pasta

Merhabalar.
Gün boyunca yüzümde hülyalı bir ifadeyle, kimi zaman gizlice pencereyi açıp ellerimi gökyüzüne uzatarak, kimi zaman arkamı dönüp gökten yağan puantiyeleri seyrederek üzerimdeki tüm kötü enerjileri, olumsuzlukları attım, güzel bir akşam geçirdim karlar içerisinde, buzlar üzerinde :)

Özellikle kar yağdığında çok özlüyorum Kastamonu'yu. Kara en yakıştırdığım şey yemyeşil çam ağaçları olduğu için, ne zaman kar yağsa, okulumuzun kantininden karşıya baktığımızda gördüğümüz çam ormanları gelir gözlerimin önüne. Kocaman camların önündeki masalara kurulup seyrederdik o güzelim manzarayı. İri iri yağan karları seyrederken hiç düşünmezdim yurda nasıl döneceğimizi :)

Nasıl da neşeleniyor insan bu bembeyaz örtü ile.

Geçenlerde Facebook'ta paylaştığım pastanın tarifini vereceğim bu akşam. Biraz daha erken yazmayı düşünüyordum ama gün boyu vaktim olmadı.


Bol çikolatalı kek arasına portakal peltesi sürdüğüm, dışını Cake in Life blogundan yeni öğrendiğim pratik bir çikolatalı mus ile kapladığım güzel, hafif bir pasta oldu. Arasındaki pelte pastanın karakterini değiştiren ana malzeme. Üzerini de Damla Çikolata'da görüp beğendiğim portakal dilimleri ve çikolata ile süsledim.





Portakal Pelteli Pasta
Kek İçin
3 yumurta
2 cup un
1 yemek kaşığı kakao
1/2 cup süt
1/2 cup tozşeker
75 gr yumuşak margarin
1 paket kabartma tozu
80 gr bitter çikolata

Portakal Peltesi İçin
2 cup taze sıkılmış portakal suyu
2 yemek kaşığı mısır nişastası
3 yemek kaşığı tozşeker
1 portakalın kabuğunun rendesi

Çikolatalı Mus İçin
180 gr bitter çikolata
1 paket krema (Tikveşli veya SEK)
1 yumurta
50 gr tereyağı

Yapılışı
  • Öncelikle mus ile başlıyoruz. Benmari kurun ve minik parçalara ayırdığınız çikolatayı ve tereyağını benmariye yerleştirin. Büyük kısmı eridiğinde içine yumurtayı kırın ve çatalla karıştıra karıştıra tüm çikolatayı eritin. 7-8 dk daha bu şekilde buhar üzerinde ısınması için bekletin. Başka bir kasede kremayı mikserle sertleşene dek çırpın (çok sıvı kaldıysa başka bir paket krema ile devam edin zira çikolatayı ekleyip soğutsanız da krema kıvamında olmayacaktır). Çikolatalı karışımı biraz soğuduktan sonra kremaya ekleyin ve mikserle düşük ayarda çırpın. Daha sonra kullanmak için buzdolabına kaldırın.
  • Keki hazırlamak için Bir karıştırma kabında yumuşak margarini ve tozşekeri mikserle çırpın. Tek tek yumurtaları ekleyin ve iyice çırpın. Sütü ekleyip karıştırın. Un, kakao ve kabartma tozunu başka bir kapta eleyip karıştırın. Yumurtalı karışıma ekleyin ve karıştırın. Kesme tahtasında 80 gr çikolatayı bıçakla doğrayarak rende gibi inceltin ve kek karışımına ekleyin, Güzelce karıştırıp yağlanmış kelepçeli kalıba (ben 23cm kullandım) dökün. Önceden ısıtılmış 200 derecedeki fırında pişirin.Pişen keki soğuması için bir kenara alın.
  • Küçük bir tencerede veya büyük bir cezvede portakal suyu ve nişastayı karıştırın. Tozşekeri ve rendelenmiş portakal kabuklarını ekleyin. Karıştıra karıştıra kaynayıp koyu bir pelte kıvamına gelene dek pişirin. 
  • Pastayı oluşturmak için soğuyan keki ikiye kesin. Alt parçayı tekrar kelepçeli kalıbınıza yerleştirin ve portakal peltesini üzerine dökün. Güzelce yayın ve soğuyup katılaşmasını bekleyin. Üzerine diğer kek parçasını kapatın ve kelepçeyi açıp keki mus ile sıvayın. Üzerini dilerseniz çikolata ve portakal dilimleriyle süsleyebilirsiniz. Çikolatayı eritip yağlı kağıdın üzerine dilediğiniz gibi şekillendirerek dışarda donmasını bekleyin. Parçalara kırıp kenarlarına ve üzerine yerleştirin. Portakal dilimlerini ister taze, isterseniz ince ince dilimleyip tozşekere bulayın ve yağlı kağıt serilmiş tepside 350 derecede ısınmış fırında şekerler eriyip portakal karamelize olana dek pişirin ve soğuyunca pasta üzerine yerleştirin.

Görüşmek üzere!

4 Ocak 2013 Cuma

Elmalı Kurabiye Kaplar

Vee ben de Facebooklu bloglar diyarına katıldım.
Henüz neler paylaşayım, ne edeyim bilemiyorum ama güzel şeyler olacakmış gibi hissediyorum :)
Bir de her an elimin altında olacak bir fotoğraf makinesi alırsam tutmayın beni :)
Bakınız sayfam burada. Artık oradan daha hızlı iletişime geçebiliriz. Hepinizi bekliyorum sayfama :)

Daha fazla reklam yapmayıp sizinle güzel bir tarifimi paylaşacağım. Tarifim diyorum ama yanlış anlaşılmasın, tamamen benim ortaya çıkardığım bir tarif değil elbette. Her ne kadar bir yere bakarak yapmadım desem de, artık herşey, her tarif görsel olarak elimizin altında olduğundan ve tek bir fotoğrafa bakarak bile neler yapabileceğimizi bildiğimizden, bilinçaltımıza yerleşiyor bu görüntüler, tarifler. Onlardan edindiğimiz bilgilerle yapıyoruz bunları. Bana göre şu zamanda kimse çok ekstrem birşey ortaya çıkarmadığı takdirde, benim tarifim diyemez. Mutlaka ondan önce de bunu deneyen yapanlar olmuştur. Bizlerin sadece uyarlamaları olabilir diye düşünüyorum.

Tamam bu konuda da fazla konuşmayıp sizi fotoğraflarımla başbaşa bırakıyorum.







Kurabiye kapları için şurada kullandığım hamurdan yaptım. 12'li muffin kaplarının dibine çok az margarin sürdüm. Hamurdan aldığım ceviz büyüklüğündeki parçaları kalıba koyup üzerlerine bastırarak çukurlar oluşturdum. Böylece kap şekline geldiler.
2 adet elma rendesini, 1 mandalinanın kabuğunun rendesi, çok az tarçın ve 1 yemek kaşığı tozşeker ile küçük bir tavada biraz pişirdim. Bu çukurları elmalı karışımla doldurup, önceden ısıttığım 180-200 derecedeki fırında hamurun kenarları pembeleşene dek pişirdim. 24 adet çıkıyor bu hamurdan.
Kattle üzerine kurduğum benmaride beyaz çikolata erittim ve kurabiyelerim soğuduğunda bununla süsledim.

Bu sefer böyle kısaca anlatmak işime geldi :)
Daha geniş muffin kalıplarında da yapabilirsiniz. Elmalı harca mandalina kabuğu çok hoş bir aroma veriyor. Tavsiye ederim.


Sevgiler.

Görüşmek üzere.

2 Ocak 2013 Çarşamba

Baykuş Kurabiye / Baykuşlar Hakkında

Blogumda 2013'ü bu sevimli kurabiyelerle açmak istedim.

Baykuş figürlü eşyalara, bilhassa illüstrasyonlarına hayran olduğumu söyleyebilirim. Gerçek görüntüsü çok daha yırtıcı ve sert olsa da ben çizimlerini çok seviyorum. Keçe ve kumaşlarla da çok güzel tasvir edilebilen bir hayvan olduğundan çok çok sevimli geliyor bana.


Hakkındaki uğursuzluk iddialarını kim çıkarmış, niye çıkarmış merak ettiğimden, az önce, neymiş, ne değilmiş diyerek yaptığım küçük bir araştırmaya göre bu iddialar külliyen yalanmış. Şu sevimli surat aslında vahşiliğinin, yaşamını sürdürebilmesi için nasıl da donatıldığının kanıtıymış. Ve okuduğum kaynaklara göre de gözleri yüzünün ön tarafında bulunan tek kuş türüymüş. Zifiri karanlıkta bile görebiliyormuş. Üstelik mavi rengi görebilen tek kuş türüymüş.
Ve aslında uğursuz olduğu, uğradığı haneden ölü çıkacağı rivayetlerinin sebebi de tamamen avlanmak amacıyla orada bulunmasından kaynaklanıyormuş. Eski zamanlarda hanede hasta varsa başucunda bekleyen insanlar olduğu için gece boyunca yanan ışık bir çok kanatlı hayvanı çekermiş. Böcekler ve pervaneler ışığa geldikleri için gece avlanan diğer kuşlar, sürüngenler ve kemirgenler de etrafta olurlarmış onları avlamak için. Baykuşlar da bunların peşinde tabi. Ee o evde hasta da olunca baykuşu görenler kötüye yorumlarmış. Yani baykuşunki aslında tamamen kötü şansmış :) Yanlış zamanda yanlış pencerenin önünde bulunması onun adını kötüye çıkarmış :)
Bu bilgileri de yazılan hiçbirşeyin doğru olmadığı ;) bir siteden aldım. Herhangi birşeyle ilgili gideceğim ilk adres olduğu için yine oradan faydalandım :)




Bu kurabiyeleri baykuş delisi bir arkadaşımızın doğum günü için hazırlamıştım. Evine ziyarete giderken daha önce burada yayınladığım keçe broş ve aşağıdakine benzer minik bir yastıkla birlikte götürdük haftasonu. Sevinçle karşılanması bizi çok mutlu etti.

Bu yastık da ablamın el emeği.Yeğenlerimiz ve küçük çocuklar için bu ara baykuşlar yapıyor.

Geçelim kurabiyemize.
Yumuşak, baharatlı bir kurabiye.

Baykuş Kurabiye
Malzemeler
1 yumurta sarısı
175 gr margarin (yumuşak)
1 su brd. tozşeker
1 yemek kaşığı süt
İsteğe göre tarçın, yenibahar, zencefil tozu
Yarım paket kabartma tozu
3 cup un
Gagası için kabuklu badem
Gözleri için damla çikolata

Ağzı geniş bir bardak,
Şurup ölçeği (bardak şeklinde olanlardan)
Küçük bir çatal
Daha küçük yuvarlak bir kalıp (şişe kapağı vs.)

Yapılışı
  • Öncelikle 2 cup un, kabartma tozu ve baharatları bir kapta karıştırın.
  • Başka bir derin kaba yumuşamış margarini ve tozşekeri alın. Mikserle 3-4 dk boyunca çırpın. 
  • Yumurta sarısı ve sütü ekleyip biraz daha çırpın.
  • Unlu karışımı ekleyin ve parmaklarınızla (veya tahta kaşıkla) karıştırmaya başlayın.  
  • Cıvık bir hamur olacak. Kalan 1 cup unu da yavaş yavaş ekleyerek hamuru toparlayın. 
  • Hamur toparlanmayıp hala çok yapışıyorsa azcık daha un ekleyebilirsiniz.
  • Hamuru streç filme sarıp buzdolabında 15 dk bekletin. 
  • Süre sonunda çıkarıp 2'ye bölün. Her iki parçayı da unlu zeminde 3-4 mm kalınlıkta olacak kadar açın.
  • Önce bardakla daireler kesin. Şurup ölçeği ile başının üstünden bir kesik alın. 
  • Aynı ölçeği kullanarak kanat yerlerini iz şeklinde olacak şekilde bastırın. 
  • Şişe kapağı ile daha küçük yuvarlaklar kesin hamurdan, bunlar gözler olacak. 
  • Gözlerini de yerleştirin ve damla çikolataları gözlere batırın. Çatalla ayaklarını ve gövdesindeki tüy görünümü için delikleri oluşturun. 
  • En son bademleri de yerleştirip 200 derecede ısınmış fırında 10-12 dk, ya da hafif pembeleşene kadar pişirin. 
Afiyet olsun!

Görüşmek üzere.

Tasarım:Sawako Kuronuma